CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
Dinle Neyden/Gönülden
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
Hz.Şems-i Tebrizi,Hz. Mevlânâ sema ve Biz
MEVLANA’YI ANLAMAK
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
Milletin Sinirini Bozmayın!
SURİYE ZAFERİ’NİN 1. YILI VE DOHA ZİRVESİ
KAZA VE KADER İNANCINI DOĞRU ANLAMALIYIZ
Dolardan Kaçan Yatırımcıları Altının Cazibesi Baştan Çıkardı
TERAZİ
Çözüm Üreten Çağdaş Atan Aranıyor
Skor 1-1, kazanan Rize!
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
Gençlere yön vermek gayesinde olanlar arasında yeni bir furya var. Özellikle kadınlara ve kızlara kısa, çarpıcı "Eğer cumhuriyet olmasa ben öğretmen olamazdım.”, "Cumhuriyet ve Atatürk sayesinde şu an Anadolu'nun bir köyünden çıkıp mimar oldum.”, "Fakir bir ailede büyüdüm ama cumhuriyet sayesinde şu an akademisyen oldum.” cümleleri söyletiliyor. Bunları izleyen ve tarihten bihaber gençlerimiz de bunları hakikat sanıyor. Peki bu doğru mu?
Elbette doğru değil. Öncelikle Osmanlıda patronaj sistemi vardı ki bir komutan, vezir, paşa, veziriazam, padişah zekâ kıvılcımı gördüğü bir gencin elinden tutar; onun en iyi şekilde eğitim almasını sağlar ve iyi yerlere gelmesini temin ederdi. Bir gencin elinden tutulacağında anne babasının makamı, mesleği, dini, memleketi hiçbir önem ifade etmezdi.
Osmanlı Devleti'nde bir kişinin çalışarak gelemeyeceği tek makam padişahlıktır. Onun haricinde bir insan; gelebileceği bütün makamlara babasının mesleği, zenginliği, ırkı, memleketi, dini ne olursa olsun gelebilmekteydi. Avrupa'dan getirilen devşirme oğlanları eğitimden geçtikten sonra az evvel dediğimiz gibi padişahlık haricinde her makama gelmişlerdir. Bunlardan bazılarının babası çiftçi, bazıları gemici, bazıları zanaatkar, bazıları balıkçı olmasına rağmen. Osmanlı; kişinin dinine, ırkına, babasının mesleğine veya malına mülküne bakmazdı. Bir çocukta zekâ pırıltıları gördü mü derhal elinden tutar ve onu en yüksek makamlara dahi taşırdı. Pargalı veya önce Makbul sonra Maktul İbrahim Paşa, bir balıkçının, Sokollu Mehmed Paşa bir papazın, Köprülü Mehmed Paşa yoksul bir ailenin, Gazi Osman Paşa esnaf bir ailenin, Barbaros Hayreddin Paşa orta halli bir ailenin çocuklarıydı lakin devletin en tepesine gelmiş ve devleti bu ailelerin çocukları yönetmişlerdi. Bunun örneği o kadar çok artırılabilir ki. Mimarbaşının yapamadığı köprüyü hızla yapan devşirme Sinan, kendisinde görülen zekâ üzerine mimarbaşı yapılmıştır. Benzer durum kadınlar için de geçerlidir. Saraya köle olarak getirilen cariyeler padişaha eş olmuş ve özellikle son dönemlerde devleti bu valide sultanlar yönetmişler veya Devlet-i Aliyye'nin yönetiminde bu köleler etkin bir rol almışlardır. Benzer durum kara ağa denilen zenci köleler için de geçerlidir. Onlar da köle olarak geldikleri devlette o denli etkili ve yetkili olmuşlardır ki padişahın huzuruna veziriazam dahi izinsiz giremezken onlar her istedikleri zamanda padişahla görüşme hakkına sahiplerdi. Bu insanların sıradan ailelerin çocukları olan köleler olduklarını tekrar belirtmek isterim.
İbn-i Kemal namıyla meşhur olan Şeyhülislâm Kemal Paşazâde, paşa oğlu olmasına rağmen babası ölünce çok fakir günler geçirmiş ancak bu zor dönemden şeyhülislam olarak çıkmıştır. Ebussuûd Efendi'nin de babası İskilip'teki fakir bir medrese hocasıdır. Molla Lütfi'nin babası bir değirmenci, Taşköprülüzâde Ahmed Efendi fakir bir ailenin çocuğudur ve ilmin de makamların da zirvelerine tırmanabilmişlerdir.
Osmanlıda tıpkı cumhuriyette olduğu gibi kızlar da okuma hakkına sahipti. Kız Rüştiyeleri yani ortaokulları, ebe okulları, Darulmuallimat denilen kadın öğretmen okulları, İnâs Dârülfünûnu denilen kız üniversitesi, Kız Sanayi Mektepleri vardı ve buradan mezun olan kızlarımız doğal olarak çalışabilmektelerdi. Bunların yanında kadınlar evinde gıda, tekstil, tarım ve hayvansal ürünler üretip "avrat pazarları” gibi kendilerine mahsus yerlerde satabiliyorlardı. Yani kadınların para kazanmasının önünde hiçbir engel yoktu. Şeriyye Sicili denilen mahkeme kayıtları, şerbetçi, sütçü, tütüncü, bohçacı, terzi gibi çeşitli meslekleri icra eden, hatta kendi dükkânına veya imalathanesine sahip olan kadınların varlığını gösterir. Zengin kadınlar vakıf kurup hayrat
yaptırabilir, vakıf yönetebilirdi. Fabrikalarda çalışabilir, devlet memuriyetine girebilir, saraylarda hizmetçilik, aşçılık gibi işleri yapabilirlerdi. Yani neredeyse her işte yer alabilirlerdi.
Cumhuriyet kötü bir rejim biçimi elbette değil lakin cumhuriyet olmasaydı biz hiçbir makama gelemezdik hatta olmazdık gibi bir safsatanın cumhuriyet güzellemesi yapmak maksadıyla sakız gibi çiğnenip durmasını artık bırakmalı, bu yaveyi artık tükürmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'ni sevmek demek Osmanlıya düşman olmayı, Osmanlıyı sevmek demek Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman olmayı gerektirmez. Birini övmek, birini yermek için yalan söylemeye ve Türk evladını ecdadına düşman yapmaya gerek yoktur. İkisi de bizim devletimizdir. "Karahanlıcı mısın Gaznelici misin?” gibi bir soru ne kadar mantıklı ise "Osmanlıcı mısın cumhuriyetçi misin?” sorusu da o kadar mantıklıdır. Cumhuriyeti övmek için çabalayanların cehaletle açıklanabilecek bir durumları yok. Art niyetleri vardı. Sevgili gençlerimiz, nasıl ki yerde gördüğünüz lokmayı zehirleyebilir, midemi bozabilir, diyerek ağzınıza atmıyorsanız internette gördüğünüz, duyduğunuz her söze de zehirleyebilir, zihnimi bozabilir diyerek inanmayın lütfen. Selamlar ve dualar…
CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?
ŞAPKA İNKILABINDAN NE HABER?
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
SURİYE’DE YAŞANANLARIN TAHLİLİ
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
ÖLDÜRÜLEN BİR ÖĞRETMEN VE BİR EĞİTİM SİSTEMİ
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -1-
CHP NEDEN İKTİDAR OLAMADI, OLAMIYOR?