Bir Kesim Var ki

Bana ve benim gibi düşünenlere sorarsanız, toplumun ekseriyeti hükümetinden, devletinden, bir kısım belediyelerinden, hasılı ekonomik ve siyasi gidişattan memnun. Daha iyisi de olabilirdi, iç engellemeler karşısında, dış krizlere rağmen ancak bu kadar yapılabildi, ümit ediyoruz ki daha iyi günler bizi bekliyor. Bu şekilde düşünenler de en az toplumun yüzde ellisi. Belki Ak Parti hükümetine gizli sempati duyanları ve kendi parti çizgisini aşamayanları da sayarsak yüze yetmiş beş insan halinden ve memleket ahvalinden memnun. Önümüzdeki yıllarda daha iyi olacağız diye düşünüyor, ümit ediyor, geleceğe iyimser bakıyor. 
    Karşı bir grup var ki bağnaz mı bağnaz, iflah olmaz bir inadın içinde. Adeta gerçekleri görmemek için gözlerini kapatıyor, duymamak için kulaklarını tıkıyor.  Bunların toplum içinde oranı %10’u geçmez ama medya ellerinde. Bunların sesi çok çıkıyor, Avrupalılar bunlara kulak veriyor, bunları dinliyor, bunlara inanıyor. Bunlara göre öldük, bittik, satıldık, ülke parsellendi, bölündük, parçalandık, gruplaştık, birbirimize düşman olduk, hükümete muhalif olanlara hayat hakkı kalmadı, sesimizi çıkartmıyorlar, sesini yükseltenleri hapishanelere tıkıyorlar, yüzlerce gazeteci mahkum, yüzlercesi işinden- aşından oldu, askerin içi kaynıyor, polis kamplara bölünmüş durumda, yargı tarafsızlığını yitirdi hükümete çalışıyor, hak- adalet diye bir şey kalmadı, çalan çalana, alan alana, Tayyib’in bakanları, yakınları memleketi soydu soğana çevirdi, hesap sorulamıyor vs.(!)
   Ah şu bardağın dolu tarafını bir görebilsek, ah tarafsız bir gözle bakabilsek, ah vicdanlarımızın sesine kulak verebilsek. On üç yılda neler yapılmış, nereden nereye gelmişiz bir görebilsek. Çok şükür yüzde elli kesim bardağın dolu tarafını görüyor, o yüzden on üç yıldır bu Ak Parti hükümetini iktidarda tutuyor, desteğini veriyor. Bu desteğin bir sebebi de, karşı cephede ülkeyi teslim edecek bir ekip bulamıyor. Eksiğiyle- yanlışıyla birlikte bu hükümet bir süre daha devam etmeli diyor, en az yüzde ellilik bir kesim böyle düşünüyor.
  O yüzde onluk karamsar, karalayıcı, iftiracı kesimin dediği gibi ölmüş, bitmiş falan değiliz. Memur, işçi, emekli maaşını zamanında alabiliyor, zayıf ve engelli insanlar sosyal yardımlarla, bakım ücretleriyle destekleniyor, her yıl ihracat rakamları az da olsa artıyor, çalışmak isteyenlere ücret beğenirse iş de, aş da bulunuyor. Ülkenin parsel parsel satılması diye bir şey de yok, zengin Arap Müslümanlar ve dışarıdaki soydaşlarımız ev alıyor, dış sermaye gelip otel ve fabrika yapıyor, bu paralardan ve işyerlerinden bizim insanımız faydalanıyor. Devletin işletemediği, zarar ettiği atıl duran kurumlar, fabrikalar özelleştirildi, üretim on’a katladı, devlet hem kamburundan kurtuldu, hem de vergisini alıyor bu özelleştirilen yerlerden. Otuz milyar dolardan yüz elli milyarlara çıkan ihracat rakamları bize bunu söylüyor. Türkiye üretiyor, satıyor, istihdam sahaları açıyor. Sosyal güvenlik harcamaları, devletin sağlık harcamaları bir’den on’a katlamış durumda, insanımız sağlığı noktasında bugün dünden daha endişesiz. Hastaneler ardına kadar açık, okullarda öğretmensiz sınıflar yok denecek kadar az.
   Gelin daha geniş açıdan bakmayı deneyelim, daha şükredici olalım. Geçmişte olup bitenleri unutmayalım, geçmişle kıyası daha iyi yapalım. Tayyip Erdoğan gibi bir cesur yüreği, bir dini bütün insanı paralelcilerin gözlüğüyle değerlendirmeyelim, bana göre nur gibi çocuklarına iftira etmeyelim. Bugün siyasetin önündeki insanlar parayı- pulu aşmış, dış ve iç güçlerle başı koltuğunda savaşan insanlar. Onlar memleket duvarına bir taş daha koymanın peşinde, birileri de o taşları yıkmanın peşinde. Sadece Allah onları ıslah etsin, feraset versin, kalplerine ilham versin diyebiliyoruz. 

Yazarın Diğer Yazıları