Değişim Var Diye Değişmemek Lazım

"Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyen Hazreti Mevlana bize yeniden rehber olmalı. Müflis tüccarın eski defterleri karıştırdığı gibi geçmişe takılıp kalmamalıyız. Şahsen her yazımda yeni şeyler söylemek için uğraşıyorum. Tekrarlarım olmaktadır elbette, ama hep yeni öneriler sunayım, yeni konulara parmak basayım,  bugüne kadar söylenenleri farklı bir açıdan bakarak ve farklı bir üslupla söyleyeyim istiyorum.

    Biliyorum söylenmedik söz de yok, düşünülmeyen fikir de. Sadece uygulanmayan fikir ve proje var. Medeniyetin de, mimarinin de tarihi, tarihçilerin bildiğinden daha çok eskilere dayanır. Dün milattan önce altı- yedi binleri telaffuz edenler, bugün görüyorlar ki  Urfa- Göbekli Tepe'de on iki bin yıl önce çok yüksek teknolojiyle mimari sanat eserleri yapılmış. Şu gerçek ki, ilim ve medeniyet, insanlığın doğuşuyla yani Hazreti Adem'le başlar. İnsan aklında bir tekamül olmamıştır, Hazreti Adem'in aklıyla bugünkü insanın akli melekesi aynıdır, hatta insanlar fiziksel gücünden, boyundan-bosundan, ömür uzunluğundan çok şey kaybetmiştir. Eski insanların daha uzun yaşadığı, daha boylu ve güçlü olduğu tarihen sabit.

    Değişim yok değil. Her gün hücrelerimiz yenileniyor, insanlık göbekleniyor, doktor çoğaldıkça hastalıklar da çoğalıyor, öldüren hastalıklar değişiyor, şeker ve obezite yayılıyor.  Yaşam şeklimizde, konforumuzda, algılarımızda, adet ve geleneklerimizde değişim devam ediyor. Yeni enerji kaynakları bunuyor. Rabbimizin yüzbinlerce yıl önce yer altına koyduğu, bizler için sakladığı kaynaklar, madenler bugün gün yüzüne çıkarılıp kullanılıyor. Düne kadar fark etmediğimiz güneş enerjisi, bugün lambalarımızı yakıyor, evlerimizi ısıtıyor, tarlamızı suluyor.

    Değişim var diye değişmemek lazım. Rüzgarın önünde yaprak ve saman gibi savrulmamak lazım. Ağır olmak, dik durmak, ama hep hareket halinde olmak lazım. Başkaları bir adım atarsa iki adım atmalı ki geride kaldığımız günleri telafi edebilelim. Pergel misali bir ayağımız sabit kalırken bir ayağımız dünyayı dolaşmalı, asimile, pasifize olmadan entegre olmalı, olup bitene seyirci kalmamalı.

   Evet, Hazreti Mevlana'nın dediği gibi düne çok takılmamalı, ama dünden hep ibret ve ders alınmalı. Osmanlı son iki yüz senende batıya ayak uyduramadı, kendi ilmi birikimini batıya kaptırdı. Cumhuriyet döneminde de çok mesafe alamadık. İnsanların ne giyeceğiyle, neye inanacağıyla uğraştık. Partiler kavga etti, filler depişti, olan çimlere yani bu halka oldu. Son on beş seneye kadar ne uçağımızı yapabildik, ne tankımızı, ne tüfeğimizi. Dünkü yanlışları önümüze koyup bir daha yanlış yapmamalı. Bu söz siyaset için de geçerli, bilim adamları için de geçerli, biz gazeteciler için de geçerli.

     Toplum olarak, önemli, hassas günlerden geçiyoruz. Dışarıda ve içeride bu topluma tuzak kuranlar dün de vardı bugün de var. Bugün daha da alenileşti ve ayyuka çıktı tuzakçılar.  Bir olma, diri olma ve iri olma zamanı, aksi halde sürü oluruz da birileri bu topraklardan sürer çıkarır. Yanlışlarla oyalanmaksa doğrularda ittifak edelim. Asgari müştereklerde birleşip bu ülkeyi bu tuzaklardan nasıl kurtarırız onu düşünelim. 

 


Yazarın Diğer Yazıları