Düğünler Ve Bir Manzume

Bu aylara düğün mevsimi diyebiliriz. Memleketimizde yılın bütün aylarında düğünler yapılsa da, Ramazan ayı hariç düğünler için ilkbahar, yaz ve güz ayları tercih ediliyor. Özellikle yaz aylarında bütün düğün salonları doluyor, salon sıkıntısı çekiliyor. İşadamlarımız ve belediyelerimiz düğün salonlarına daha çok yatırım yapmalı. Artık bütün düğünler salonlardan geçiyor. Evlilik merasimlerinde, söz kesimi, nişan ve düğün olmak üzere üç kez salonlara ihtiyaç duyuluyor.

Evet, düğünler, şen-şakrak yapılıyor, büyük masraflar ediliyor, eş- dostla büyük kutlamalar yapılıyor, maalesef çoğunun sonu hüsranla, boşanmayla, ayrılıkla sonuçlanıyor. Boşanmaların giderek artış gösterdiğini gözlemliyoruz. Neredeyse üç evlenenden biri boşanıyor. Mahkemeler boşanma davalarıyla meşgul ediliyor. Bundan toplum ve aileler büyük yaralar alıyor. Boşanmaların hazin sonuçlarından biri de, arada kalmış çocuklar. Analı babalı olduğu halde babaannede kalan çocuklar, sahipsiz kalan, yuvalara terkedilen çocuklar boşanmaların en büyük mağdurları.

Boşanmaların başlıca sebepleri; gençlerin evliliğin bilincinde olmamaları, evlilik eğitimi almamaları, kanaatsizlik, itaatsizlik ve şükürsüzlük. Yani geriden gözü ve gönlü aç, tatminsiz bir nesil geliyor. Gençler bulduğuna, aldığına, gördüğüne şükretmiyor, reklamların ve görüntülü medyanın da etkisiyle gözünü daha yukarılara dikiyor, daha çok harcamak istiyor, geliriyle giderini dengeleyemiyor, yetiremeyince de bunalıma giriyor, geçimsizlik baş gösteriyor. Daha doğrusu gençler özentili, "falanın var da benim niye yok, falan balayına gitti biz niçin gitmiyoruz, falan şunu giyer ben niye giyemiyorum, falanın arabası var bizim niye olmasın” diye hep sorular soruyor ve tartışmalar başlıyor. O sebeple biz anne- babalara çok görev düşüyor. Gençlerimize zamanında uyarılarımızı, nasihatlerimizi yapmalı, evlendirmeden önce evliliğe hazırlayıcı bilgiler vermeliyiz. Bunun için devlet de kurslar açmalı, eğitim sürecinde evlilik dersleri koymalı. Şükür, kanaat, sabır, hoşgörü gibi ahlaki kavramları içselleştirmeli. Burada evlendirdiğim kızıma nasihat ve dua kabilinden bir şiirimi sizinle paylaşmak istiyorum:

GÜLSÜN GÜL YÜZÜN

Civcivdin yuvada, uçtun gidersin,

Duacıyım sana, sen de edersin,

Yar ol tek kocana, ona kadersin,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Evine düşmesin gam, keder, hüzün.

 

Bizden çıktın, sahibine emanet,

Sana düşen, bize düşen ziyaret,

Seveni sev, sabır göster, idaret,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Bir olsun, gür olsun dışın ve özün.

Şükür, gelin oldun telli-duvaklı,

Unutma, her zaman büyükler haklı,

Hasretin kalbimde kalacak saklı,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Kapıları açsın o gülen yüzün.

Babana çıraktın, anana kalfa,

Kocana yar olur sürersin sefa,

Gelinliğini giy ilk ve son defa,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Bana yeter artık bir "baba” sözün.

Yanından geçmesin iftira, yalan,

Dilinde bal olsun, tasında ayran,

Her sabahın hayır, her günün bayram,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Sevinç yaşı döksün o kara gözün.

Saygıda, sevgide eyleme kusur,

Büyüklere evlat, hanene huzur,

Dert etme, altında olsa da hasır,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Kabin şefkat dolsun, merhamet özün.

Çocuk cıvıltısı evin ziyneti,

Çocukla kurulur dünya cenneti,

Hak esirgemesin o bir nimeti,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Evine basmasın gam, keder, hüzün.

Babalık zor, analık zor, bilesin,

Rabbim o nimeti nasip eylesin,

Bir yastıkta yaşlanasın, gülesin,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Hep baharın olsun, solmasın yüzün.

Elbette emanet ehline gerek,

İkiden güçlüdür dört el, dört bilek,

Kocana çadır ol, o sana direk,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün,

Saadetle dolsun gecen, gündüzün.

Hoş geldiniz dostlar, yarlar, yarenler,

Tebrik için uzaklardan gelenler,

Sevenler, bilenler, amin diyenler,

Hepinize "selam” güzeli sözün,

Güle güle kızım, gülsün gül yüzün.

RECEP ÖĞÜTÇÜ

 


Yazarın Diğer Yazıları