Eğitim Konusunda Bazı Öneriler

Ne kadar yazsak, söylesek eğitim konusu için az. Bizler gazete köşelerinde sadece hatırlatıyoruz, eksiklere, yanlışlara dikkat çekiyoruz. Birileri "sana mı kaldı bu işler, sen yerel sorunlarla ilgilen" diyebilir. Dini eğitimin içinden gelen bir hoca olarak ve beş çocuk okutmuş bir veli olarak eğitim konusunda yazmayı bir görev olarak görüyorum.

Gördüğüm kadarıyla son yıllara eğitimin fiziki altyapısı konusunda büyük atılımlar gerçekleşti. Mecburi temel eğitimin on iki yıla çıkmasıyla, derslik sayısında, öğretmen alımında büyük gelişmeler oldu. Ak Parti Hükümetleri bütçeden en büyük payı eğitime ayırdı. Eski yıllarda en büyük bütçe Milli Savunmanındı.

Zaman zaman Cumhurbaşkanımız da değinir, eğitimde kalite eksiğimiz var. Bunca yeni atılımlara, yatırımlara, Fatih Projelerine rağmen henüz eğitimde gerekli kaliteyi, performansı yakalayamadık. ÖSS, LYS ve TEOK sınavlarında sıfır çekmeler devam ediyor. Matematik ve fen derslerinde öğrencilerimiz ileri ülkelerin çok gerisinde, Pizza sonuçlarından bunu görüyoruz. İmam- hatip okullarımızdan mezun olanlar mesleğini başarıyla icra edebilecek seviyede değil. En azından şuur ve samimiyet eksikliği var. Diğer meslek liselerimizin mezunları da mesleklerini uygulama noktasında zayıf ve başarısız. Çoğu da okuduğu meslek dalı dışında hayatını devam ettiriyor, kendisini yeterli hissetmediği için öğrendiği mesleğini yapmıyor. Bu da büyük bir eğitim israfına yol açıyor.

Evet, 4+4+4 şeklindeki eğitim sisteminde yeni ve radikal bir değişiklik yapılmalıdır. Bu sistem 5+4+3 şekline çevrilmelidir. Bu sistem daha sağlıklı işleyecektir. Taşınan öğrenci sayısı azalacaktır. Dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçen bir öğrenci henüz on yaşındadır. On yaşında bir çocuğun ailesinden uzak yatılı okullarda okuması doğu değildir. Ama 11-12 yaşında olan bir çocuk ailesinden uzakta yatılı okullarda okuyabilir. Beşinci sınıftan sonraki Kur'an Kursu-hafızlık eğitimi daha başarılıdır. 5+4+3 sisteminde ilköğretim dokuz yıla çıkacaktır ve liseye açıktan devam edenler için daha kolay olacaktır. Liseyi içeriden okumayan öğrenci en azından dokuz yılını okulda geçirmiş olacaktır. On iki yılın son kademesi daha da esnetilmeli, normal lise eğitimi almak istemeyen veya zeka seviyesi yetersiz olan çocuklar için çıraklık kurslarıyla, köylerde verilecek tarım ve hayvancılık kurslarıyla son kademe tamamlanmalıdır.

  1. müfredat ve muhteva yeniden gözden geçirilmelidir. Terör örgütlerine kapılmayan, aklını ve iradesini bir şarlatana teslim etmeyen, özgüveni yüksek, demokrasiye bağlı nesiller yetiştirilmelidir. Saygılı, bilgili, aynı zamanda görgülü nesiller yetiştirmek için milli ve manevi değerlerimiz eğitimin bütün kademelerinde okutulmalıdır. Öğrendiğini tatbik eden, uygulayan donanımlı teknik eleman yetiştirmek için endüstri meslek liseleri sanayi bölgelerinde yapılmalı, öğrenciler en azından sanayici ile iç içe olmalı, haftanın üç gününde sanayide uygulama yapmalıdır. Çıraklık okulları da uygulamalı meslek liselerine dönüştürülmeli, bu öğrenciler üniversite sınavına alınmamalıdır. Yani çıraklık okulu mezunları da lise mezunu muamelesi görmeli, ayrıca zorunlu olarak açık liselere kaydı yapılmamalıdır. Bunlardan üniversiteye gitmek isteyenler ayrıca açık liselerden de mezun olmalıdır.

İmam- hatip okullarının yapısı ve müfredatında da oynama yapılmalı, ilahiyat mesleğini sürdürmek isteyen ve hafız olan, sesi güzel olan öğrencilere ilahiyat dersleri daha ağırlıklı verilmeli, üç yıl boyunca ders dışında vakit ve Cuma namazlarında camilerde staj yapmalı, cami imamının gözetiminde olmalı, imam öğrenciye not vermelidir. Üniversiteyi ilahiyat dışında okumak isteyen diğer öğrencilerin meslek dersleri azaltılarak normal lise eğitiminde verilen fizik, kimya, biyoloji gibi bütün müspet dersleri almalıdır.

Evet, öğrencilerimizde milli duygu ve şuur eksikliğini gözlemliyoruz. Yollarda, caddelerde yanlış görüntülere, öğrenciye yakışmayan hareketlere şahit oluyoruz. Sigara içen erkek ve kız öğrencileri, kılık- kıyafeti hiç de öğrenciye yakışmayan tipleri görüyoruz. Başörtüsü kadınımızın milli ve dini örtüsüdür. Ona sınırlama getirmemek şartıyla öğrencilerin belli kıyafetleri olmalı, bir öğrencinin hangi okulda okuduğunu bilebilmeliyiz. Ayrıca öğretmenlerimize tedip ve terbiye yapma yetkisi verilmeli, gerektiğinde bir öğretmen öğrencinin kulağını çekebilmeli, öğrenci öğretmeninden çekinmelidir, utanmalıdır. Eğitimde disiplin olmazsa orada laçkalık olur, saygısızlık olur. Öğretmenini saymayan bir öğrenci o öğretmenden feyiz alamaz. Burada velilere de, öğreniciye de görev düşüyor. "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” anlayışıyla öğretmene yaklaşmalı ve öğretmene değer vermeliyiz.


Yazarın Diğer Yazıları