Eğitimde Alınan Mesafe

2017-2018 Eğitim ve Öğretim Dönemi 18 Eylül 2017 günü başlıyor. Hayırlı, uğurlu ve bereketli olsun.

Eğitimde gelinen nokta önemli, gelinecek nokta daha önemli. Hiçbir zaman geldiğimiz noktada duralım, yeni arayışlara gitmeyelim, yeni yöntemler bulmayalım, bildiğimiz yöntemle devam edelim, dünyaya kapalı duralım diyemeyiz. Deneyeceğiz, keşfedeceğiz, göreceğiz ve bugünkü yaptığımızın meyvesini on yıllar sonra yiyeceğiz.

Eğitim konusu uzun ince bir yoldur. Sihirli bir değnek yok ki, yanlışlar bir anda düzelsin, bir günde dünyanın en eğitimli insanları oluverelim. Bu yolda adım adım ilerlenir, yeni gelişmeler ve yeni metotlar incelenir, takip edilir ve uygulanır. Çünkü eğitim zor zanaattır, deneyim ister, altyapı ister, eğitimci ister, ekonomik güç ister, bir de niyet, sabır, azim ve gayret ister.

  1. şükür, devletimiz ve hükümetimizde bu niyeti ve gayreti görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımız dünyayı takip ediyor, bütçe imkanları içinde daha çok öğretmen atıyor, yetiştiriyor, öğretmen alımında yeni yöntemler uyguluyor, yeni müfredatı hayata geçiriyor, çağın gerçeklerine uygun kitaplar yazdırıyor, konuları önem sırasına göre, basitten mürekkebe doğru yeniden düzenliyor.
  1. bir milleti ileriye taşıyacak motor güç, eğitimli ve kalifiye insan unsurudur, eğitimli gençliğidir, bilinçli seçmenidir, özgürlükçü demokratik sistemidir. 1945'te taş üstünde kalmayan Almanya'yı tekrar eski görkemli günlerine döndüren, on beş yıl sonra dışarıdan işçi alacak konuma getiren sihirli değnek, eğitimli-kalifiye insanıdır, yetişmiş teknik kadrosudur ve ülkesine bağlı, milli şuuru yüksek vatandaşıdır.

Milli şuura sahip vatandaş, ailede ve okullarda yetişir. Bunun alt yapısını da devleti yönetenler hazırlar. İşte Ak Parti hükümetleri on beş yıl boyunca bütçeden en yüksek payı eğitime ayırdı, kademeli sistemle birlikte mecburi eğitimi on iki yıla çıkardı, meslek liselerinin, özelde milli ve manevi değerlerin daha yoğun öğretildiği imam hatip okullarının önünü açtı, üniversite imtihanında katsayı engelini kaldırdı, kılık -kıyafet serbestisi getirerek başörtülü öğretmenin ve öğrencinin çalışma ve eğitim hürriyetini tanıdı, dini semboller, ibadetler, kıyafetler üzerindeki baskılara son verdi.

Artık insanlar, özelde öğrenciler ve eğitim ordusunun tüm neferleri, kendi özgür iradeleriyle istediği okulda okuma ve okutma imkanı buldu. Hepsinden önemlisi, velilerin dershane parası gibi ağır yükü kalktı, öğrenciler kendi okulunda tanıdığı öğretmenleri refakatinde ücretsiz takviye kursları ve dersleri almaya başladı. Bütün bunlar eğitim hayatımız adına sevindirici gelişmeler.

Benim en çok sevindiğim husus, okulların hepsinin imam hatip benzeri okullara dönüşmesidir. Dileyen dilediği okulda dini bilgisini artırıcı ders almakta, Kur'an-ı Kerimi yüzünden okumayı öğrenmekte, bu dersler her okulda seçmeli olarak okutulmaktadır. Zorunlu olmadığı için laiklik ilkesiyle de çelişen bir yanı yoktur.

BİR DAHA HATIRLAYALIM: Eğitimde nereden nereye geldik?

Bu ülkede başbakanın hanımı dahi başörtülü haliyle askeri hastanelere ziyaretçi olarak alınmıyordu. Başbakanın kızı başörtüsüyle liselerde ve üniversitede okuyamıyordu. Bu ülkede öğrenciler sadece imam hatip mezunu olduğu için ilahiyat dışındaki üniversitelere giremiyordu, katsayı engelinden dolayı aldığı en yüksek puanlar bile bir anlam ifade etmiyordu. İlahiyat fakülteleri bile öğrenci sayısını azaltmış, kazanmak için yüksek puanlar gerekiyordu. Bu ülkede hapishane ziyaretinde Kürt anneler mahkûm çocuğuyla Kürtçe konuşamıyordu, Kürtçe konuşmak vatana ihanet sayılıyordu. Kürdün ve Kürtçenin varlığı inkâr ediliyordu. Bu ülkede başörtüsü bir bomba kadar tehlikeli görülüyor, başörtülü hiç bir kadın kamu sektöründe çalışamıyordu. Başörtülü hanımlar sadece okullarda ve hastanelerde hademelik yapabiliyordu. Bu ülkede alternatif bir eğitim kurumu olarak dershaneler vardı, milletin parasını sömürüyordu, eğitim sektörü tam bir rant ve devşirme sektörü olmuştu. Dershane adı altında beyinler yıkanıyor, paralel yapılar inşa ediliyordu.

Çok şükür, bütün bu yanlış gidişe son verildi, özgürlüklerin önü açıldı, eğitimde fırsat eşitliği geldi, yasaklar kalktı, yurt dışında okumak zorunda olan öğrenciler ülkemizin okullarında kalarak büyük bir döviz israfı da sona erdi. Artık ülkemiz dışarıdan daha çok öğrenci alıyor, eğitim sektörü ülkeye para kazandırıyor. Uluslararası liseler ve üniversiteler açılıyor, "erasmus” bursuyla öğrenciler daha çok yurt dışı eğitimine gönderiliyor.

Sunu da itiraf edelim ki eğitimde altyapıda, özgürlükte sınıfı geçen hükümet, aynı başarıyı eğitimin kalitesinde gösteremedi. Fatih projelerine, akıllı tahtalı sınıflara rağmen sınavlarda sıfır çeken öğrenciler hala azımsanmayacak boyutta. Ahlaki dejenerasyon, hocalara saygısızlık diz boyu. Öğretim ve eğitim paralel verilemiyor.

Sonuç olarak, Hükümetin yaptığı yolları, köprüleri, barajları bir başarı olarak sunarken, eğitimde gelinen noktayı da unutmamak gerekiyor. Alınacak daha çok yolun olduğunun da farkında olmalıyız. Sosyal medyanın, internet ve iletişim dünyasının alabildiğine geliştiği bir ortamda gençliği değerlerine bağlı tutmak için Hükümetin aldığı tedbirleri, yeni müfredatı takdir etmeli, manevi ve ahlaki eğitimin daha kaliteli verilmesi için teşvikçi ve destekçi olmalıyız.


Yazarın Diğer Yazıları