Engelliler Var Aramızda

Mayıs ayının ikici haftası (10-16 Mayıs arası) Engelliler Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu yıl da 10- 16 Mayıs günlerinde engellilerin sorunları tartışılacak, nutuklar atılacak, yayınlar yapılacak, yapılanlar ve yapılamayanlar söylenecek, sonuçta değişen çok şey olmayacak.
    Evet, engelliler aramızda, yanımızda, arkamızda, önümüzde hep var olmuştur, var olmaya devam edecektir. Bu ülkede trafik kazaları devam ettikçe, doğum hataları yaşandıkça, hastalıklar ve akraba evlilikleri oldukça engelliler hep olacaktır. Aslında engellilik bir suç değil bir kaderdir, Allah’ın bir imtihanıdır. Hem engellinin kendisi imtihan olmakta, hem de çevresi ve bütün toplum imtihan olmaktadır.
    Engelli imtihan olmaktadır; sabrederse, şükrederse, Allah’tan geldiği inancına sahip olursa ve mükafatını öbür alemde alacağına inanırsa, engelli bu ağır imtihanı kazanacaktır. Engelli yakınları imtihan olmakta; engellisini saklamazsa, ona şefkatle muamele ederse, engelliyi Allah’ın bir lütfu ve emaneti olarak görürse, engellinin yakınları da kazanacaktır. Halka halka toplum da imtihan olmakta; engelliye insan olarak yaklaşılırsa, onlara pozitif ayrımcılık yapılıp öncelik tanınırsa, engelli korunup kollanırsa toplum da kazanacak ve Allah’ın rahmetle baktığı bir toplum olacaktır.
    Üç sınıf engelli vardır: Bir kısım engelli bağımlı yaşamak zorundadır, birilerinin korumasına ve kollamasına ihtiyaç duymaktadır. Bunların ya iki gözü görmemekte, ya zihinsel olarak yetersizdir, ya da fiziksel olarak yatalak durumdadır ve hepsi de kendi doğal ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bu insanlar gerçek engellidir ve yakınları, toplum ve devlet bunlara sahip çıkmalı ve her türlü doğal ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Nitekim bunların çoğuna devletimiz bakım ücreti çıkarmıştır. Ayağına sağlık hizmeti götürmektedir. Bunlara rehabilitasyon merkezleri kurmuştur. Son yıllarda devlet şefkat elini bunlara fazlasıyla uzatmıştır, uzatmaktadır.
    İkinci bir engeli sınıfı var ki, yarı bağımlıdır, bir kısım azaları noksandır, az bir destekle hayatını idame ettirebilecek durumdadır. Sağlıklarına uygun bir iş bulurlarsa bunlar çalışabilir de. Ancak çok işverenin bunlara göre işi yoktur.
    Bir de çalışabilecek engelliler vardır; birçoğu da en az sağlıklı insanlar kadar verimli ve kabiliyetlidirler. Bunlar eğitilmeli, çalıştırılmalı, üretime dahil edilmeli ve en az yüzde üçlük engelli kontenjanları doldurulmalıdır. Son yıllarda çalışabilecek durumda olan engellileri istihdam edenleri devletimiz vergiden muaf tutmakta, sigorta ücretini karşılamaktadır. Bu tür engelliler yardım değil, iş beklemektedir. Bunlara balık vermek yerine balık tutmak öğretilmeli ve daha çok istihdam sağlanmalıdır.
      Evet, merkezi AK Parti hükümeti engelliler için kanunlar çıkarmış, tüzükler ve genelgeler yayınlamış, 5378 sayılı engelliler kanununa kamu kurum ve kuruluşları için amir hükümler koymuştur. Burada özellikle belediyelerimize görev düşmektedir. Şehrin alt ve üst yapısını engellilerin yaşamalarını kolaylaştıracak şekilde dizayn etmeli, bütün çok katlı ve umuma açık binalara asansör koydurmalıdır. Engelli kapı önünde beklemek ve birinden yardım istemek zorunda kalmamalıdır. Yollarda engelli geçitleri olmalı, engelli parkları yapılmalı, kaldırımlarda engellilere engel olunmamalıdır. Özellikle araba sahipleri arabalarını park ederken engelli geçitlerine dikkat etmelidir.
    Şunu unutmayalım ki, herkes bir engelli adayıdır. Engelli de çarşıya- pazara çıkabilmelidir. Engelli de sosyal ve kültürel her türlü haktan yararlanmalı, engelliye bir engel de biz olmamalıyız. Yaşlıya ve engelliye saygı duyar, yardım edersen, Allah, yaşlanınca ve engelli olunca sana da saygı duyan ve yardımcı olan insanlar yaratır.


Yazarın Diğer Yazıları