Kur’an Ayı Ramazan

Ramazan ayını farklı ve faziletli kılan birçok özellik vardır. Kameri ayların en bereketlisi olan Ramazan ayı için Kur’an ayı, oruç ayı, sadaka, fitre ve zekat ayı, rahmet ayı, teravih ayı, Kadir ayı diyebiliriz.
   Ramazan başta Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamış, rivayete göre bu ayda bulunan Kadir gecesinde toptan dünya semasına indirilmiştir. Cebrail vasıtasıyla farklı şekillerde 23 yıllık zaman içinde gerek duyuldukça ayet ayet, sure sure Efendimize iletilmiştir.
   Ramazanı Ramazan yapan onda Kur’an’ın indirilmesidir. O halde bu ayda bol Kur’an okunmalı, tefsirleri okunmalı, hatimler yapılmalı, okumasını bilmeyenler öğrenmeli, Kur’an’ın mesajını anlamak ve hayata tatbik etmek için çaba göstermelidir. Kur’an olmasaydı dünyanın anlamı olmazdı, insanlar hidayet ışığından mahrum olurdu. Bugün dünyada iyilikler hala varsa, milyonlarca cami ve mescitte ezanlar okunup Rabbimize ibadet yapılıyorsa, dünyada bir buçuk milyar müslüman dünyanın vicdanı ise, bütün bu güzellikler Kur’an sayesindedir. O Kur’an da Ramazan ayında bize ulaşmıştır.
    Kur’an kelam olarak ezelidir, Rabbimizin kelam sıfatıdır. Ümmü’l Kitap dediğimiz Levh-i Mahfuz’da kayıtlıdır. Miladi 610 yılının Ramazan ayında insanlığa hidayet rehberi olarak inzal olmaya başlamıştır. Önceki ilahi kitapları da içine alan devamıdır ve son kitaptır.
  Bu son kitap insanlık için tek reçetedir, tek hayat nizamıdır, tek kurtarıcıdır, tek hidayet rehberidir. Tevrat, İncil ve Zebur gibi diğer ilahi kitaplar zaman içinde tahrif edilmiş, aslı kaybedilmiş veya değiştirilmiş, çoğunluk satırları kulların sözü olarak bugüne gelmiştir. Onlar birer tarih ve siyer mahiyetindedir. Değiştirilmeyen, bizzat Rabbimiz tarafından korunan tek kitap Kur’an’dır. Tek bir harfinde şüphe yoktur. Sadece bazı kelimelerin kıraatları (okuyuşları) farklıdır. Kur’an’ın tefsiri dediğimiz yorumları, geniş açıklamaları, farklı anlamları ümmet için rahmettir, kolaylıktır. Farklı mezhepler de bu yorumlardan, yedi kıraat ve yedi lehçe dediğimiz farklı okuyuşlardan çıkmıştır. Kur’an’ın ilk okuyanı, müfessiri, açıklayanı Peygamberimizdir. Peygamberimiz kendiliğinden Kur’an’a bir şey katmamış, sadece açıklamış ve uygulamış, hayata tatbikini sağlamıştır. Peygamber Efendimiz canlı Kur’an’dır, Aişe Validemizin ifadesiyle onun ahlakı Kur’an’dır.  Onun kendi sözü dediğimiz hadisler de aslında vahye dayanır, O heva ve hevesinden konuşmamıştır, O’nun ağzından yanlış çıkmamıştır. Rabbimiz Kur’an’ını koruduğu gibi Resulünü de korumuştur.
   Son söz olarak, Ramazan vesilesiyle Kur’an’la yeniden tanışmalıyız, yenide onunla dost olmalıyız. Bir program dahilinde, sistemli olarak, bir rehber yardımıyla onu okumalı, anlamalı ve ruhumuzu onunla doyurmalıyız. Şahsen birkaç gün okuyamazsam açlık ve boşluk hissederim. Hayattan tat alamayan, huzur arayan, ruhunu aç hisseden, imanını güçlendirmek isteyen Kur’an’a yönelsin, aradığını onda bulacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları