ŞEHİRLER YATAY MI DİKEY Mİ BÜYÜMELİ?

      Son yıllarda tartışmaların biri de şehirlerimizdeki yapılaşmadır. ?Şehirlerimiz yatay mı dikey mi büyümeli?? sorusunun cevabı aranıyor.
      Şehirlerimizin çevresindeki arazi ve toprak yapıları, şehirlerin tarihi kimlikleri ve dokuları, şehirleri büyütürken dikkate alınmalı, şehirlerin yüz binlik, yirmi beş binlik ve beş binlik imar planları bu kriterlere göre çizilmeli. Çevrede verimli araziler varsa, toprağı korumak için şehrin yayılmasına izin verilmemeli, burada dikey yapılaşma teşvik edilmeli, ve şehrin büyüme yönü çorak ve verimsiz arazilere çevrilmelidir veya şehrin daha uzağında uydu kentler oluşturulmalıdır.
    Örnek olarak, Çumra ilçemizin kurulduğu arazi birinci sınıf tarım arazisidir, tahrip edilmiş ve betona dönüştürülmüştür. Çevresindeki arazi de verimlidir, yatay gelişmesi ve büyümesi verimli toprakların kaybedilmesi demektir. Dolayısıyla içeride dikey büyümeye izin verilmelidir. Geçmiş yıllarda başlayan yedi- sekiz kat uygulaması belli caddelerde devam ettirilmeli, bu şekilde yeni parsellerin açılması önlenmeli, eski yapılar yıkılıp yeni çok katlı evler yapılabilmelidir. Yüksek kat uygulaması, hem kooperatiflerin işini kolaylaştıracak, hem bir ve iki kat ev sahipleri evinin yıkılıp yeniden yapılmasına izin verecek. Şehrin kenar mahallelerinde bahçeli evler korunmalı, hava sirkülasyonu sağlanmalı,  şehrin yeşil dokusu kaybedilmemelidir. Özellikle Çumra çiftçi kenti olduğu için avlulu ve bahçeli evler, bir çiftçi ailesinin olmazsa olmazıdır.
      Konya gibi tarihi kentlerimizin otantik yapıları, geleneksel mimarisi korunmalı, yeni yapılar da eski mimariyle uyum içinde olmalıdır. Örnek olarak, Konya?mızın eski Konya dediğimiz bölgesi, Alaeddin ve Mevlana türbesi çevresi korunmalı, beton ve yüksek yapılarla boğulmamalı, bu bölgede yapılacak yapılar Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden çizgiler taşımalıdır.
      Evet, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tahir Akyürek, Bedesteni yeniden ele almakla tarihi bir görev yaptı. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Neredeyse bir asırdır el atılmayan, dökülen ve harabeye dönen o eski Bedesten, bugün stres atılacak, gezilecek, ziyaret edilecek güzide bir ticaret mekânı ve cazibe merkezi oldu. O yüksek kaldırımlar gitti, yaşlıların ve engellilerin önündeki engeller kalktı, tekerlekli sandalyelerle her dükkâna girip çıkmak mümkün oldu. Sayın Başkana engelliler adına da teşekkür ediyorum.
   Şahsen ben bir engelli birey olarak sırf bedestende gezmek için ara sıra Konya?ya geliyorum, orada gözümü gönlümü doyuruyorum, ruhumu dinlendiriyorum.
     Selçuklu bölgemiz dikey yapılaşmada önü çekti, yüksek yapılarla modern bir kent hüviyeti verdi Konya?ya. Eski Konya?nın uzantısı olan Karatay bölgemizde ve Meram bölgemizde henüz bahçeli- avlulu evler devam ediyor, korkarım yakın bir gelecekte bu bahçeli evler de yok olacak. Yüksek binalar uğruna güzelim ağaçlar yol edilecek. Toprağı verimli olan bu bölgelerde bahçeli eski Konya evleri yıkılmamalı, belediyemiz tarafından Selçuklu çizgileri taşıyan projeler üretilmeli ve vatandaşlara verilmelidir. Konya yatay büyüyecekse Beyhekim bölgesine yönelmeli, taşlı, verimsiz bölgeler tercih edilmelidir.
     Sonuç olarak verimli tarım arazilerinin olduğu bölgelerde yatay büyümeye izin verilmemelidir. Yüksek yapılar belirli bölgelerde olmalı, irili ufaklı evler yan yana olmamalıdır. İleride tarım arazileri çok aranacak, ?keşke burada yapılaşmaya izin vermeseydik? diyeceğiz.


Yazarın Diğer Yazıları