Sigara Kısıtlamasına İçki de Eklenmelidir

AK Parti Hükümetinin sessiz devrimlerinden birisi de, “kapalı mekanlarda sigara içmenin yasaklanmasıdır”. Kanunlar çıkarmaktan daha önemlisi uygulanmasıdır. Sigara yasağı geldiği zaman birçoğumuz uygulanabilir olarak görmemişti, bu yasaktan dönüleceğini sanmıştı. Gördük ki, bu yasak uygulanabildi, kısmen başarılı olundu, beklenen fayda hasıl oldu. Bugünlerde denetimlerin ve takiplerin daha sık yapıldığını, yasağa uymayanlara cezaların kesildiğini görüyoruz. Halkımız bu yasaktan, daha doğrusu kısıtlamadan ziyadesiyle memnun. En azından ulaşım araçlarında, kahvehanelerde, lokanta ve restoranlarda insanlar daha sağlıklı bir ortamda oturuyorlar, seyahatlerini yapıyorlar,  yemeklerini yiyorlar, çaylarını yudumluyorlar.  İçmeyen insanlar duman altı olmaktan, sigara dumanına maruz kalmaktan kurtuldu. Eskiden yanı başımızda sigara içen bir insana müdahale edemiyorduk, tepkisini çekmemek için uyaramıyorduk. Bugün içmeyenler ve işyeri sahipleri kanundan aldığı cesaretle uyarısını yapıyor, hassasiyetini gösteriyor. Bugün evimize gelen misafir bile sigara içmek için müsaade istiyor, içmek için dışarı çıkmayı tercih ediyor. Sigara tiryakilerinde beklenen azalma olmasa da, en azından tiryakiler içmeyenlere saygıyı öğrendiler, kötü bir alışkanlık olduğunu fark ettiler. Hasılı sigara yasağı, insan hakları eğitimine büyük katkı yaptı. İçenler bulunduğu ortamda dışlandılar, her yerde sigara içemez oldular.
    Bugünkü sigara yasağının amacı, içeni cezalandırmak değil, içmeyenin hakkını korumaktır. Aynı şekilde içki de bu kategoride değerlendirilmeli, içmeyenlerin hakkını korumak için içkinin (alkol türevlerinin) alımı, satımı ve içimi kısıtlanmalı, belli zamanlarda ve mekânlarda yasaklar getirilmelidir.
    Evet, bugünlerde içki yasağı üzerinde de düşünülmelidir. İngiltere’deki, ABD’ndeki uygulamalar incelenmeli, oradaki yasaklar ve uygulamalar ülkemize de getirilmelidir. Duyduğum kadarıyla İngiltere’de belli saatten (saat yirmiden) sonra içki satışı yasaktır. Amerika’nın bazı eyaletlerinde katı bir içki yasağı vardır. Müslüman ülkesinde olması gereken yasak orada yürürlüktedir. Orada kimse şeriat korkusu yaşamıyor, yöneticiler gericilikle suçlanmıyor, hükümet özgürlük ve laiklik düşmanı olarak görülmüyor.
     Geçen akşam Habertürk Televizyonunda, Tarihin Arka Odası programında Gazeteci-Tarihçi Murat Bardakçı’yı dinledim. O da, alkol içip ortalıkta nara atanlardan yakınıyordu. “ Yetkililer hiç olmazsa İngiltere’deki uygulamayı getirsinler, içki akşam saatlerinde satılmasın” diyordu. Hatta bu lafları etti diye bazı dar düşünceli insanlar, mesajlarında Murat Bardakçı’yı AK Parti yalakası diye eleştirdiler. O bunlara aldırmadı ve içki yasağını önerdi. Zira dedi, hiçbir içenin, gecenin bir yarısında insanları rahatsız etmeye, sokaklarda nara atmaya hakkı yok.  Ayrıca birçok parlak beyinler, üstün zekalar, içki yüzünden körelmekte ve işe yaramaz hale gelmektedir.
    Evet, ben de aynen Murat Bardakçı gibi düşünüyorum. Özgürlükler sınırsız değildir. İçmeyenlerin özgürlüğünün başladığı yerde içenlerin özgürlüğü biter. Ayrıca inancımız açısından içkinin her çeşidi, alkolün her türevi, her nevi müskirat (sarhoşluk veren madde) haramdır. Halkı  Müslüman olan bir devlet içkiden para kazanmamalı, kendi halkının sağlığına zararlı her maddeyi yasaklamalıdır.  Laik bir devlette içmeyenin de içen kadar hakkı vardır. Anayasamıza göre bedenen ve ruhen sağlıklı nesil yetiştirmek, halkın sağlığını koruyucu tedbirler almak devletin görevleri arasındadır. Devletin gelirleri açısından düşünürsek, içki ve sigaranın bir getirisi varsa beş götürüsü vardır. Manevi yıkımı ve götürüsü ise hesapsızdır.
    Benim burada bir önerim var: İçki içen kamu çalışanlarının maaşlarından belirli bir miktar kesilerek ayrı bir sağlık fonu oluşturulsun, içkiden ve sigaradan mütevellit hastalıkların tedavisi bu fondan finanse edilsin. Başka bir önerim de, sigara içmeyen kamu çalışanlarının maaşlarına teşvik amacıyla seyyanen zam verilsin, bu zamdan içmeyenler mahrum edilsin. Böyle bir uygulamanın neticesinde sigara içimi azalacak, insanların çoğu yüz lira fark almak veya maaşını yüz lira eksik almamak için sigara içmeyi bırakacaktır.
   Evet, içki de, sigara da başta sağlık düşmanıdır. Bugün hastanelerde yatan, oluk oluk ilaç parası harcanan insanların yüzde sekseni sigara veya içki mağdurudur. Tiryakiler ve alkolikler, ya erken ölmekte, ya da ömrünün son demini hasta olarak geçirmektedir. Bunların hem iş verimleri düşüktür, hem de evlerinde huzur ve bereket yoktur. Kötü alışkanlıklara müptela olanların kendi mağduriyetlerinden başka en çok mağdur ettikleri ailesi ve çevresidir. AK Parti hükümeti, içki ve sigara konusunda kimsenin eleştirisine aldırmadan tedbirler almalı, yeni politikalar geliştirmelidir.
     Sonuç olarak, içki ve sigaradan bütçesine gelir kaydeden bir devletimin olmasını istemiyorum. Benim devletim halkını bir anne şefkatiyle kucaklasın, ona zararlı ne varsa engel olsun. Biliyorum, insanlar yasaklara karşı her zaman tepkilidir, yasaklar cezbedicidir, yasakçılıkla hiçbir şey düzelmez. Dördüncü Murat bile içki yasağında başarılı olamamıştır. Onun için önce eğitim, sonra sigara ve içkinin teminini zorlaştırmak gerekir. Başta devlet bu sektörden çekilmelidir.


Yazarın Diğer Yazıları