Yağmur Duaları

Nisan ayı bereket ayıdır. Nisan ayındaki kuraklık bütün yıldaki yokluğun ve kıtlığın habercisidir. Nisan aynında yağan yağmur şifadır ve bereketin habercisidir. Atalarımız, ‘Nisan yağar Mayıs övünür’ demişlerdir.
     Ne hikmettir bilinmez, bu yıl bahar aylarımız, özelde nisan ayımız kurak gitmiştir, köylerimiz ve kasabalarımız dualar etmekte, yemekler vermektedir. Umarım Rabbimiz bu duaları boş çevirmeyecektir, bu ferasetli ve mazlum millete inayetini gönderecektir.
    Evet, hadis-i şeriflere göre, zekatların az verilmesi, zinanın artması yokluk ve kıtlığı davet eder. Yani yokluğun, kıtlığın ve yağmursuzluğun sebebi, şükürsüzlük ve zinanın yaygınlaşmasıdır. Bugün de bu yanlışları hepimiz görüyoruz. Emniyet kayıtlarına bakıyoruz, yolsuz kadınlar çoğalmakta, aileler yıkılmakta, zina ve fuhuş yüzünden boşanmalar yaşanmakta, kapitalist sistemin neticesi olarak sömürü düzeni yaygınlaşmakta, fakir daha fakir zengin daha zengin olmakta, ülkenin kaynaklarını bir avuç insan sömürmektedir. Zekatlar, öşürler, hayır ve hasenatlar maalesef insanlara borç öder gibi ağır gelmekte, hile yoluna baş vurulmaktadır. Öbür taraftan bazı vakıf ve dernekler de insanların verdiği hayır ve hasenatları suistimal etmekte, insanımızın temiz duygularını sömürmekte, güvenimizi sarsmaktadır.
     Dua iki türlüdür: ‘Kavli dua, fiili dua’. Bugünlerde sahralara çıkarak ‘kavli dua’ yapıyoruz, hocalarımızın dualarına iştirak ediyoruz. Maalesef fiili dualarımız eksik kalıyor. Tövbeye sarılmak, ahlakımızı düzeltmek, haramlardan kaçınmak, ibadetlere yönelmek, zekatlarımızı eksiksiz vermek, fakir fukarayı gözetmek, zina ve fuhuş yolunda olanlara engel olmak, onları dışlamak ve toplumun ahlakını bozanları cezalandırmak fiili duadır.. Allah’ın verdiği nimetlere şükretmeli, sadakalar vermeli, Allah’ın rahmet kapılarını onu razı ederek açtırmalıyız.  
     Evet, Allah onca günahlarımıza rağmen aç bırakmıyor, kıt da olsa veriyor. Ama bizi bu arada uyarıyor. Yağmurlarını kısıyor, adeta yalvarmamızı istiyor. ‘Dua mü’minin silahıdır’, ‘Dua ibadetin özüdür’. Rabbimizin rahmet kapılarını ancak dualarımız açar, O’na boyun bükmeli ve gözyaşlarıyla seccadelerimizi ıslatmalıyız. Pikniğe gider gibi yapılan dualar, elbette müstecap olmaz. Haram lokmayla beslenen bedenlerdeki gözler elbette Allah için gözyaşı akıtamaz. Salih insanlar bulunmalı ve onlara dua ettirmeliyiz. Sahabeler, Resullullahın vefatından sonra amcası Abbas’ı yağmur duasına götürmüşler, onun vesile kılmışlar, onun hatırına rahmet istemişlerdir. Bizler de mazlumları, mağdurları, hastaları, masum çocukları, piri fani ihtiyarları ve Allah’ın nazlı kullarını görmeli, götürmeli ve onlara ‘amin’ dedirtmeliyiz.
     Köylerimizi ve kasabalarımızı tebrik ediyorum. En azından kavli de olsa dualar edilmekte, Rabbimizin kudretine sığınılmaktadır. Rabbim kendine sığınanları reddetmez. Umarım Rabbim bütün yanlışlarımıza rağmen rahmetini esirgemeyecektir.
 


Yazarın Diğer Yazıları