Yaşlılar Haftası Dolayısıyla

Topluma emanet dört kesim var: Engelliler, yaşılar, kadınlar ve çocuklar. Bu dört kesimin de dezavantajlı yönleri var, kendilerine has ihtiyaçları ve sorunları var. Bu dört kesim kanun ve yönetmeliklerle korunmaktadır, korunmalıdır, devlet hizmeti sunulurken pozitif ayrım yapılmalıdır.
    Kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar Kur’an’ın tabiriyle “müstaz’afin”dir, güçsüzler ve çaresizlerdir, korunmaya ve kollanmaya muhtaçtırlar, ezilmeye, sömürülmeye,  istismar edilmeye müsaittirler.
   Ben şahsen özel günleri ve haftaları çok doğru bulmuyorum. İnsan eşrefi mahlukattır, yılın her gününde, günün her saatinde özelde zayıf insanlar görüp gözetilmeli, sayılmalı ve sevilmelidir.
  Özel haftaları uygun bulmasam da “Yaşlılar Haftası”nı bahane ederek yaşlılarımız konu alan bir yazı yazma, onların sorunlarına dikkat çekmek ihtiyacı duydum.
   Evet, yaşlılarımız bize Allah’ın emanetidir. Onlar bizlerin anası, babası, nenesi, dedesi, amcası, dayısı, hasılı büyüklerimizdir, evlerimizin en saygın misafirleridir. Onlar ağızları dualı, yüzleri nurlu, gönülleri ince, Allah'ın nazlı kullarıdır. Onlara yaptığımız her hizmet tam bir ibadettir, bizi Allah'a yaklaştırır, ömrümüzü uzatır, rızkımızı genişletir. Zira Efendimiz buyurur: “Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen bizden değildir”. “Siz yaşlılarınıza hürmet ederseniz siz de yaşlandığınızda Allah da size hürmet edecek gençler yaratır”.
    Evet, yeni nesil eski terbiyemizi kaybetti, otobüslerde yaşlılara yer vermeyen, ayağa kalkmayan, büyüklerinin yanında laubali konuşan, bacak bacak üstünde saygısızca oturan, ağzı bozuk gençleri görüyoruz. Maalesef eğitim sistemimizin içinde müfredatımızda “adab-ı müaşeret” öğretilmiyor, kültürel değerlerimiz vurgulanmıyor. Öğretmeninin karşısında önünü ilikleyen saygılı öğrencileri bugün göremiyoruz. “Buyurun, efendim” diyen kibar ve saygılı gençler giderek azalıyor. Here türlü kısıtlamaya ve yasağa rağmen gençler arasında sigara içimi yayılıyor. Topyekün millet olarak giderek yozlaşan kültür değerlerimizden uzaklaşan gençliğimiz nereye gidiyor diye sormalı ve çözüm üretmeliyiz. Eğitim sistemimizi tekrar ele almalıyız, müfredata yeni dersler eklemeliyiz.
   Yaşlılarımız bugün unutuldu. Evlatları gurbette, kendileri bir odalı evlerinde yalnız ve çaresiz. İçleri evlat hasretiyle yanan, mideleri sıcak yemekten mahrum,  dizleri kireçlemeden ve romatizmal hastalıklardan muzdarip, günlük ihtiyaçlarını görmek için fiziksel aktivitelerini yapamayan yaşlılarımıza karşı hepimiz sorumluyuz. Onların yalnızlığını ve çaresizliğini görerek her türlü tedbiri almalı, kendi evlerini huzurevi haline getirmeliyiz. Burada Belediyemize de, Kaymakamlığımıza da görev düşüyor. Çevremizdeki bakıma muhtaç yaşlıların envanterini çıkarmalı, gerekli tedbirleri almalıyız. Aşevleri ve huzur mekanları kurulmalı, onların hem ruhunu hem bedenini aç ve açıkta bırakmamalıyız, onları hayırsız evlatlarının vicdanına terk etmemeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları