30 Mart Nasıl Okunmalı?

30 Mart yerel seçimleri yapıldı.

Resmi olmayan sonuçlara göre Ak Parti bu seçimi de kazandı.

Siyasi partiler seçim sonuçlarını değerlendirecek ve gerekli dersleri çıkarmaya çalışacaklardır.

Başta siyasi partiler olmak üzere herkesin bu seçimlerden çıkaracağı önemli dersler var.

Umarım ve tavsiye ederim ki; çıkardıkları ders başarıyı da başarısızlığı da hazmetmek, ülkemizin huzuru için olgun ve uzlaşmacı bir tutum sergilemek şeklinde olur.

Seçim öncesinde olduğu gibi suçlamaları ve kavga ortamını sürdürmek, kaos yaratmak, öncelikle bunu yapan tarafa, bu arada ülkemize çok şey kaybettirecektir.

Muhalefet partileri “ İktidar aleyhindeki yolsuzluk iddialarını ve  ses kayıtlarını” sonuna kadar kullanmalarına rağmen yine başarılı olamadılar.

Millet ya muhalefet partilerine güvenmiyor, Türkiye’yi iyi idare edeceği ve hizmet üreteceği hususunda ehliyetli bulmuyor, ya İktidar aleyhindeki yolsuzluk iddialarına inanmıyor, ya yolsuzluk olsa da hizmet varsa ben ona bakarım diyor. Veya hepsi…

Muhalefetin bunu  iyi  okuması lazım. Elindeki bu avantajlara rağmen muhalefet partilerinin özellikle CHP’nin başarılı olamaması siyaset ilminin araştırmalarına konu olacak kadar ilginç.

Seçimin galibi olan Ak Parti, zafer sarhoşluğuna kapılmamalı, sonuçları mağluplar aleyhine kullanmamalı, Milletin teveccühünün, hizmet etme sorumluluğunu artırdığı bilinciyle hareket etmelidir.

Ak Parti,  Milletin teveccühünün kayıtsız-şartsız destek anlamı taşımadığını iyi okumalıdır. Demokrasi, hesap verme ve açıklık düzeni ise, ,iddia edilen yolsuzlukların   gayri meşru bir güç tarafından, kanunsuz bir şekilde elde edilerek topluma sunulduğunu savunagelen  AK Parti ,oy oranını, bu iddiaları yok sayma,  geçiştirme nedeni olarak kullanmamalıdır. Hükümet, iddiaların üstüne gitmek, gerçeği ortaya çıkarmak, varsa suçluları adalete teslim etmek zorundadır.

Sayın Başbakan, gizli örgüt dediği, gerçek muhalefet gibi karşısına aldığı Gülen hareketiyle ilgili iddialarını aydınlatmak, doğruysa suçluları adalete teslim etmek yükümlülüğü altına girmiştir.

Güven erozyonuna uğrayan yargının saygınlığı köklü reformlar yapılarak sağlanmalı, Hakimler, savcılar ve yargı mensupları iş ve işlemleri nedeniyle tazmin sorumluluğu altına sokulmalıdır.

Sayın Başbakan, milli çıkarlarımızı koruduğu, global güçlerin emellerine hizmet etmediği  için     -Gülen hareketi eliyle- komploya uğradığını ispatlarsa, Milletin gönlünde taht kurar.

Milli çıkarlarımızı koruyan, emperyalistlere hizmet etmeyenlerin  başına türlü gaileler açılmış, bazıları bu uğurda canlarından olmuşlardır. Bu kutsi görev, feda-i can edebilmeyi de göze almayı gerektirir.

Milli çıkarlarımıza hizmet eden -siyasi parti, devlet büyüğü, ilim- din adamı veya halktan birisi- kim olursa olsun Allah onların yardımcısıdır ve bu Millet de onların arkasındadır.

"Ey Dâvud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hükmet. Hevâ ve hevesine uyma, yoksa bu seni, Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu, Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır." (Sâd, 38/28)                                                        

“(Ey Resulüm)Emr olunduğun gibi dosdoğru ol; onların heveslerine uyma ve Allah'ın indirdiği Kitâb'a* inandım ve aranızda adaletle hükmetmekle emr olundum de." (Eş-Şûra, 42/15)

     Emrolunduğu gibi dosdoğru olanların ve adaletle hükmedenlerin Allah’ın izni ile  mükafatı cennettir.

 


Yazarın Diğer Yazıları