Boynuna İlmek Geçirilen Her Mısırlıdan Müslümanlar Sorumludur

Mısır darbecileri tarafından 529 İhvan üyesinin idamına karar verdi. Bunun şoku geçmeden  İhvan lideri Muhammed Bedii'nin de içinde olduğu 683 kişinin daha  idamına karar verildi.

İnsanlık tarihi böyle vahşet görmedi. Dünyanın gözü önünde hukuk komedisi ve zulüm yaşanıyor.

Bu kan donduran zulmü ancak “bir firavun torunu” yapabilirdi. Öyle de oldu. Artık sözün bittiği yerdeyiz.

Sisi ve darbeci zalimler “insan görünüşlü vahşi hayvan”  lardır. Avladığı hayvanın yavrusuna annelik yaparak sahip çıkan leopar kadar vicdanı olmayan bu zalimler hayvanlardan da aşağıdırlar. 

“…Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın(ve aşağı)dırlar“ (Furkan 44)

İlk bakışta Mısır darbesinin Arap baharının –güya- demokrasi getirme vaadiyle örtüşmediği sanılabilir.

Batı, tehlike gördüğü İhvan hareketini darbe ile sindirmek veya ortadan kaldırmak, -ara hedef- Arap baharıyla İslam dünyasında ılımlı, sekülerizmle barışık, kapitalizme entegre olmuş bir İslam anlayışını hakim kılmak  -asıl hedef- istemektedir.  Türkiye’deki darbelerin ve gezi olaylarının amacı da budur.

Batının tek düşüncesi  çıkardır. İnsanları aslanlara parçalatan, dünyaya hakim olmaya başladıkları 16.yy’dan beri İnka, Aztek, Maya medeniyetlerini yıkan, Kızılderilileri katleden, düne kadar -ve hala- zencileri insan saymayan, dünya savaşları ve atom bombası ile milyonlarca insanın ölümüne yol açan, geride kan ve gözyaşı bırakan onlardır. 

İnsan hayatının çıkarla değişilmeyecek kadar önemli olduğunu bilmeyen Batı-Hristiyan-Yahudi zihniyeti ve onların dünya hakimiyeti  yıkılmadıkça, insanlık bu zalimlerin kanlı pençesinde inlemeye devam edecektir.

Batı demokrasi, hürriyet, eşitlik, insan hakları dediği halde darbecileri desteklerken,  idam kararlarına sessiz kalması utanç vericidir. iki yüzlü Batı, inandırıcılığını yitirmiş, insanlık tarihi önünde, çok kötü sınav vermiştir.

Zalimler bilmelidirler ki; mazlumların “ah” ları, kan ve  gözyaşları nice Firavun’ları boğmuş, Kisra’nın saraylarını yıkmış, Ebu Cehil’leri rezil etmiş, yıkılmaz sanılan  komünizmin zulüm ve iktidarını yıkmıştır. Tarih sayfaları zorbaların zulümle iktidar olamadığının örnekleri, tarih mezarlığı da nice güçlü kavimlerin enkazlarıyla doludur. 

İslam dünyası kendi medeniyet dinamiklerini terk edip Batı’yı örnek aldığından beri hiç huzurlu olamadı. Şu an zulümleri çaresizce seyretmemizin nedeni de ekonomik ve siyasal  sistemimizi  Batı’ya bağlamış olmamızdır.

"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır…Allah o zalimleri doğru yola iletmez." (Mâide 51)

Müslüman halklar gücü yettiğince zulme karşı durmak için çırpınıyor. Ama Batı’ya göbek bağıyla bağlanan Suud, Katar yönetimleri  zalim Batı’yı destekliyor. Diğerleri  sessiz kalıyor veya cılız bir karşı duruş sergiliyor

Yakın tarihimizdeki İstiklal Mahkemeleri , üç askeri, bir post-modern darbe, e-muhtıra ve 28 şubat, toplumumuza acı ve gözyaşından başka hiçbir şey vermedi. Bu acıların müsebbibi de Batıcı aydınlardı.

Ne gariptir ki; Ülkemizde demokrat geçinen bazıları hiç utanmadan Demokrasi bazen darbeyle gelir.” diye darbecileri yazılarıyla cesaretlendiriyorlar. Bu darbe artıkları bazen demokrat olurlar, bazen demokrasiden vazgeçerek orduyu darbeye çağırırlar, bazen sokak hareketlerine arka çıkarlar. Bunlar örnek aldıkları Batı gibi iki yüzlü

Boynuna ilmek geçirilen her Mısırlı’nın hayatından darbeciler ve Batı kadar sessiz ve tepkisiz kalan tüm Müslümanlar ve Müslüman ülkeler de sorumludur.

Tüm dünya Müslümanlarını bilinenlerden daha farklı ve etkili eylemlerle direnişe çağırıyorum.


Yazarın Diğer Yazıları