Bu Hastalıklar, Nice Sultanları Tahttan İndirmiştir

 

 

 

Sayın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın Türkiye’nin son on üç yılına damga vurduğu açıktır.

EROĞAN liderliğindeki Ak Parti – bazı hatalarına rağmen- her iki seçmenden birinin oyunu almış, on üç yıl iktidar olmuş, siyasi ve sosyolojik bir başarı elde etmiş, her alanda sayısız hizmetler yapmıştır.

Akli, ilmi ve objektif bir bakışla -taraftar da muhalif de olsak- bu gerçeği kabul etmek zorundayız.

Ancak, bu başarı Sayın Cumhurbaşkanı’nın her çıkışının, her yaptığının doğru olduğu anlamına gelmez.

 “Alışıldığı gibi oturan değil, çalışan, koşturan bir Cumhurbaşkanı olacağım”demesi de takdire değer. 

Mesela faizlerin düşürülmesi konusundaki çıkışında haklı olabilir. Ama yöntemi yanlıştır.

Sayın Cumhurbaşkanı, sen devletin başısın. Cumhur’un reisisin. Bu teknik bir konudur.  Başbakan’ı Ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcını, Müsteşar ve danışmanlarını, Merkez Bankası Başkanı’nı çağırırsın. Brifing alır, uzmanlardan rapor istersin. Gerekli istişareleri yapar, gerekeni devlet ciddiyeti ile gerçekleştirirsin.

Ama, herkesin önünde Merkez Bankası Başkanı’na “faizleri niye düşürmüyorsun, sen kimin adamısın?” tarzında “fırça çekmek” devlet adamlığının ve Cumhurbaşkanlığı makamının ağırlığıyla bağdaşmaz.

MİT müsteşarı Hakan FİDAN’ın siyasete girmek için istifa etmesini ben de doğru bulmadım. Ancak bunu kamuoyu önünde tartışmanın mantığını anlamış değilim.

Çekersin FİDAN’ı,“İstifa etme, bana lazımsın” dersin, olur biter. İstifasından sonra bile FİDAN’ı geri döndürecek gücün olduğuna göre, muhalefete koz, ağzına sakız vermeden, “testi kırılmadan” yapacaksın bunu.

İşte o zaman “ne ördek kalkar, ne göl ığranır.”

“İzleme heyetine karşıyım” diye ulu orta konuşmanın bir mantığı da yok.

Sen devletin başısın. Cumhur’un reisisin. Çekersin Başbakanı ve de ilgili bakanları. Dinlersin. Kanaat ve tecrübelerini paylaşır, istişare eder, doğruyu bulursun. Emir ve talimatını verir, gereğini yaptırırsın.

Sayın Cumhurbaşkanı, her olay hakkında kamuoyu önünde görüş bildirerek, öncelikle Başbakan’ı zor durumda bıraktığının her halde farkındadır. Bu yersiz çıkışların, muhalefetin “Emanetçi Başbakan” tezini güçlendirmekten başka bir işe yaramadığını bilmem söylemeye gerek var mı?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışları gündem oluşturma, tabana mesaj verme projesi ise, yanlış yönlendirmektedir ki bu daha da vahimdir. Ak Parti’yi zora sokmakta ve O’na puan kaybettirmektedir.

Merkez bankası çıkışı üzerine ARINÇ “doların yükselmesinde bu çıkışların etkisi olmuş olabilir“  dedi. “İzleme heyetine karşıyım” çıkışı üzerine “Sayın Cumhurbaşkanı’nın hissi yaklaşımıdır, sorumluluk hükümettedir” dedi. Ak Parti milletvekilleri Arınç’a cevap  verdiler. Ne oldu? Ayrılığa kapı aralandı. İkiliğe yol açıldı. Bunu bekleyenlerin ekmeğine yağ sürüldü. Sayın Cumhurbaşkanı’nı ve hizmetlerini takdir edenler de üzüldü. 

Bu çıkışlar, kadim kültürümüzün istişare geleneğine uydu mu? Uymadı. Devlet meselelerinin herkesin önünde konuşulmayacağı gibi temel devlet geleneğine uydu mu? Uymadı. İnsicamın bozulmasına yol açtı mı? Açtı.

Proje üretemeyen, tenkitten, reddiyeden medet uman, acemi, çelimsiz, beceriksiz muhalefet olmasa, bu yanlışlar sandığa çok daha fazla ve olumsuz olarak yansır.

Bu hatalar, iktidar rehaveti mi? Muhalefeti küçümseme mi? Bilemem.

Ama iktidar, muhalefet partilerinden değil, “istişareyi bir kenara bırakma, muarızını küçümseme, rehavete kapılma, kardeşlik hukukunu bırakıp nifaka düşme ” gibi devlet ve iktidarlar yıkan arazlardan korkmalıdır.

Zira bu hastalıklar bir şarkıda söylendiği gibi “nice sultanları tahttan indirmiştir…”


Yazarın Diğer Yazıları