ECDAT VE BİZ

Ecdadımız ne kadar hassas, ne kadar düşünceli ve ne kadar ince idi?
 

Medenileştik, çağdaşlaştık diye böbürleniyoruz. Ama aslında günümüz insanını medeniyet ve insanlık yönünden ecdadımızla kıyaslamak bile mümkün değil.

Geçmişte, bizi biz yapan yardımlaşma, paylaşma, fedakârlık, ikram, infâk, sadaka, iyilik, birlik ve beraberlik gibi hassalarımızı neredeyse kaybetmek üzereyiz…

Eski çağlarda dedelerimiz, " bahçemizden kim ne yerse helaldir; sadakamız olsun" derlerdi.

Çocukluğumuzda, bahçe kapılarının önünde testi, içinde soğuk su, yanında da maşrapa bulunurdu. Yoldan geçen susamış yolcular su içerler ve bahçe sahibine dua ederlerdi.

Dağlarda davarlar, vahşi hayvanlar, kuşlar için su yalakları yapılırdı.

Issız dağlarda sıcaktan kan ter içinde kalmış, yorgunluktan bitap düşmüş bir çoban, avcı ya da gezintiye çıkmış bir insan kana kana su içsin diye çeşmeler yapılırdı.

Dağlara, ıssız alanlara meyve ağaçları dikilirdi. Oralardan geçenler yesin diye.

Bunlara hayrat denir, bu hizmetlerden faydalananlar hayır sahibine dua ederdi.

Camilerdeki "sadaka taşı” bugünkü neslin anlamasının mümkün olmadığı inceliklerle dolu.

"Hayır sahibi kimse görmesin diye gece karanlığında sadaka taşına para bırakır, ihtiyaç sahibi paradan ihtiyacı kadarını alır, başka bir fakir kardeşim de faydalansın diye fazlasını yerine koyardı.”

Gasp ve hırsızlığın korkunç derecede yaygınlaştığı bir topluma "sadaka taşı” olayını nasıl anlatırsınız? Anlatmaya kalksanız "sen ne diyon lan babalık, masal mı anlatıyon. Orada para olacak ve ben onun hepsini götürmeyecem. Şaka mısın ya! Kafayı mı yedin. Hıhh.” Karşılığını alırsınız.

"Başkasını düşünmek, toplum yararını gözetmek” kavramları, yerini "çıkarını düşünmek, kendi için yaşamak” kavramlarına bıraktı.

Ahireti düşünen bir nesil yerini "Parayı veren düdüğü çalar" diyen çıkarcı bir nesle bıraktı…

Maalesef ahlaktan, edepten, hayâdan uzak bir toplum haline geldik. Bu kavramlardan bahsettiğiniz zaman "geç bunları babalık. Bunlar karın doyurmuyor” cevabını alıyorsunuz.

Mahrem yerlerin görünmesini "firikik” diye tanımlayan, edepsizliği, "X'in çıplak pozu yürek hoplattı”, "Y'nin cesur göğüs dekoltesi beğeni topladı” tarzında ahlaksızlığı cesaret olarak haber yapan gazete ve televizyonlarımız varken ve sistem bunlara müsaade ederken yeni nesil nasıl ahlaklı ve edepli olabilsin?

Sevgili bulmak ilkokullara kadar indiyse bunun sonu nereye varacak?

Çocuk yaşta evlilik elbette doğru değil.

Ama çocuk yaşta evliliğe şiddetle karşı çıkanlar, gayri meşru ilişki ile bekâretini kaybeden çocuk kadınlara ses çıkarmadığı gibi bunu özgürlük olarak savunuyor. Yani "nikâhla aleni biçimde yuva kurmak yanlış; ama gizli, gayri meşru hatta çok kişiyle birliktelik özgürlük”

"Gökten indiği sanılan dogmaların (!) yerine getirdiğiniz yeni sistem, eski neslin yerine ne kadar harika bir nesil yetiştirdi (!) değil mi?

Ha gayret! Muasır Medeniyet seviyesine ulaşmaya (!) ramak kaldı…


Yazarın Diğer Yazıları