Hangi Milliyetçilik?

      Sayın Başbakan’ın “Her tür milliyetçiliği ayaklarımızın altına alırız “ sözü ile siyaset dünyası karıştı.
      Tartışmalar gösterdi ki; milliyetçilik kavramına herkes farklı anlamlar yüklüyor. Farklı sıfatlar ekleyerek kendi düşüncesine uygun milliyetçilik kavramını  savunuyor. Türk Milliyetçiliği, Atatürk Milliyetçiliği vesaire…


      Millet kavramı ; "Millet-i İbrahim" gibi din, "İslam milleti", " Hristiyan milleti" gibi, “Ümmet” (bir dine inananların  hepsi ) "kadın milleti", "şoför milleti" gibi  cins, sınıf, "kâfir milleti" gibi  topluluk, "bu millet, iyiye layıktır" gibi halk, "Türk milleti", "Arap milleti" gibi din, dil, tarih, kültür, ideal, vatan birliği olan kavim  için kullanılmıştır.


      Yani millet kavramına aynı anlamlar yüklenmediği gibi, milliyetçilik kavramı da her zaman aynı anlamda kullanılmamıştır. Milliyetçilik boş bardak gibidir.  İçini doldurduğunuz şeyle anılır. Su bardağı, çay bardağı gibi…
      Eğer vatanını, milletini sevmek, onun menfaatlerini korumak olarak anlarsanız, herkes milliyetçidir.
      Türk ve Kürt Milleti’nin diğerlerinden üstün olduğu iddiası milliyetçilik değil, ırkçılıktır, şövenizmdir, kavimciliktir, nasyonalizmdir. Hitler  ve Musolini anlayışıdır.      

      Kim olursa olsun savunucuları faşisttir.
      Fransız İhtilali’nin mason fikir babaları ırkçılığı yayarak krallık ve imparatorlukları yıkmayı amaçladı. Osmanlı’daki  ırki duygularını körükledi. Sırplar, Macarlar, Yunanlılar, Bulgarlar, Arnavutlar ve diğerleri bir bir ayrıldı.
      Türkiye Cumhuriyeti kurulunca sorun bitti mi? Elbette hayır. Zihinlere ekilen ırkçılık tohumları bugün Kürt meselesi  olarak başımıza bela oldu. Bu sorun aşılsa da inanın başka ırk veya mezhep ayrılıkları  yeşertecekler.
      “Atatürk Milliyetçiliği” anayasal bir kavram olmasına rağmen sosyoloji ilmiyle çelişir.  Zira; Millet ezelden ebede akan bir olgudur. Atatürk ise şahıstır, milliyetçiliği de olamaz. Millet; Atatürk’ten önce vardı, halde  var, inşallah kıyamete kadar da var olacak. Belki buna “Atatürk’ün Milliyetçilik anlayışı” demek daha doğru olur.
      Şayet milliyetçilik “milletin din, dil, tarih, kültür, ideal, vatan birliği” ise bunun temeli ve harcı İslam’dır.
      İslam millete, kavme ve ırka karşı değildir. Zira Allah “Birbirinizle tanışmanız, (yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alışverişinde bulunmanız  için) sizi milletler ve kabileler haline getirdik. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, takva sahibi (O'na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip) olanınızdır.”(Hucurat/103) buyurmaktadır.


      İslam’ın  karşı olduğu kavimcilik ve ırkçılıktır. “Arabın acem,  acemin araba, siyahın beyaza, beyazın siyaha bir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük takva iledir.” (Hz Muhammed SAV)
      Bazıları “önce Türk müyüz? Yoksa Müslüman mı? ” tartışması yaparlar. Mantık ilmi gereği ayrı cins kavramlar arasında  kıyas, öncelik sonralık ilişkisi olamaz. Önce beden mi, yoksa ruh mu? sorusu ne kadar anlamsız!
      Tarih, bir milletin diğerlerinden üstün olduğu iddiasında olanların insanlığa yaşattığı büyük acıların örnekleriyle doludur. İnsanlığa son ve en ibret verici acıyı       

Hitler nasyonalizmi yaşatmıştır.
      Her devlette farklı milletler yaşamaktadır. Eğer devlet, bir milleti önceleyen politika uygularsa, diğer etnik unsurlar huzursuz ve mutsuz olur. O toplum için potansiyel bir tehlike oluşturur.


      Hazır, sivil anayasa hazırlanırken devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti” yerine  rahmetli Özal’ın teklifi gibi “Anadolu Cumhuriyeti” veya kavim ismi olmayan bir isim olsa, toplumsal barışa kalıcı ve önemli bir katkı yapar.


      Başbakan’ın ifadesi yeni değildir. Yüce peygamberimiz veda hutbesinde “İyi bilin ki Cahiliye adetlerinin hepsini kaldırdım, ayaklarımın altına aldım.” demiş, “ırk ve kabile üstünlüğüyle övünmeyi ve soyu sebebiyle insanları kötülemeyi cahiliye işleri olarak nitelemiştir.(Müslim, İmâre53-57. Ebû Dâvûd, Edeb112 No:5121; Müslim, İmare 57)


      Türklükle, Kürtlükle övünme cahilliğinin verdiği huzursuzluk ortada iken hala ders almayacak mıyız?
      “Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah’tan sakının ki, merhamet edilesiniz.” Hucurat 10 .
      Allah’ın vadettiği rahmet ve huzur ancak inananların kardeşliği ile mümkündür.


Yazarın Diğer Yazıları