İSLAM DÜNYASININ ÇIBANBAŞI: İRAN

İran karıştı. Yaygın olan kanaat İran'ı ABD'nin karıştırdığı yönünde.

Rahmetli Mahir KAYNAK'ın ifadesiyle "Hayır efendim. Yanlış.”

44 yıl önce Humeyni'yi Paris'ten uçağa bindirip Tahran'da devrim adıyla "İslâmî rejimi”(!) kurduran Batılılardır. Sünnî Mısır'da halkın iradesiyle iktidara gelen İhvan'ı darbeyle deviren, Lideri Mursî'yi şehit eden Batılılar, 44 yıldır İran Rejimine laf üretmekten başka ne yaptılar?

Amaçları kötü bir model oluşturarak "Görüyor musunuz?, iş makinasında insan asıyorlar, kadınlara özgürlük vermiyorlar, işte İslam rejimi gelirse böyle yapar” propagandası ile İslam'ı kötülemek.

İslamafobya oluşturmak için kurdurdukları, stüdyo çekimi kafa kesme görüntülerini servis ettikleri İŞİD'in devlet versiyonudur İran Rejimi.

Eski CIA direktörü Graham Fuller, açık açık "İslamsız Dünya kitabı”nda "ABD'nin dünya hâkimiyeti önündeki tek engel Sünni Müslümanlardır. Vahhabilerle ortak çalışıyoruz, Şiileri (İran'ı) kullanıyoruz. Sünni iktidarın yıkılması, Sünniliğin kalesi olan Türkiye'nin yıkılması ile mümkündür.” Diyor.

Yani İran Rejimi, "küresel sistemin Türkiye'nin temsil ettiği Sünniliği kuşatmak, yeniden tarihî bir yürüyüşe soyunmasının önünü tıkamak için kurdurulmuş gizli, öncü karakol ve çıbanbaşıdır.”

Küresel sistem İran'ı sürekli düşman olarak gösterilmesi gerçek planı örtmek içindir.

Mağduriyet üzerinden İslâm Alemi'nin Şiî İran rejimine sempati ile bakmalarını, emperyalistlere başkaldıran tek İslâm ülkesi ve İslâm dünyasının tek temsilcisi olarak algılanmasını istiyorlar.

İran Hizbullah'ı her yerde. Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Filstin'de, Lübnan'da. İran, bütün Sünnî dünyayı fiilen istila etti. Türkiye'yi kuşatma stratejisi adım adım uygulanıyor.

İran'ın, ABD'nin kullandığı ve desteklediği İŞİD'den, PKK'dan hiçbir farkı yok.

Bu nedenle her olayda İran'ın önünü açarlar. Kendi kurdurdukları rejimi yıkmak istemezler.

Küresel sistem kullandıkları devlet veya örgütlerin çok zayıf olmasını da, çok güçlenip palazlanmasını da istemez. Çok zayıf olursa istediklerini yaptıramaz, çok güçlenip palazlanırsa da çizgiden çıkar.

İran'daki son karışıklıklar, "İran'ı mağdur duruma düşürerek İslâm dünyasında sempatik hale getirerek önünü açma,” bir anlamda da "ben buradayım, sakın çizgiden çıkma” demek olarak okunabilir.

İran, her devirde Sünni İslam'a karşı Hristiyan dünya ile işbirliği yapmıştır. Osmanlı Hristiyan Avrupa ile mücadele ederken bizi arkadan vurmakta hiçbir sakınca görmemiştir.

Diğer bir ifadeyle Sünni İslam'a karşı Acemler ile Hristiyan Âlemi tarihi dost ve müttefiktirler.

İran'ı ABD'yi ve bu kirli işbirliğini yok sayamayacağımıza göre ne yapmalıyız?(Bu ayrı bir yazı konusu)

Ama özetle: Mazlum milletlerle (İslam Âlemi, Afrika, Türki Cumhuriyetler v.b.) ekonomik, siyasi, askeri iyi ilişkiler kurmalı, onların Acem-Hristiyan ittifakının oyunlarına kurban olmalarını engellemeliyiz. (Bu bağlamda devletin ve sivil toplum kuruluşlarının yoksul Afrika ülkelerine yaptığı yardımları çok anlamlı buluyorum.)

İran ile de vazgeçemeyecekleri ekonomik, siyasi, askeri bağlantılar kurarak bu kirli oyunu bozmanın, en azından etkilerini azaltmanın çarelerini aramalıyız.

Uluslararası siyaset tam bir satranç oyunudur. Merak etmeyin. Türkiye satranç oyununu iyi bilir.

Dünyada on altı büyük devlet kurmuş başka bir millet var mı?

"…Onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu…Allah tuzakların hayırlısını kurar. Onların bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı var.” (Enfal Suresi 30. Ayet)

KONYA – 28 Eylül 2022

 


Yazarın Diğer Yazıları