“KÖPEĞE ACI NASIL YEDİRİLİR?”

Rus, İngiliz ve ABD diplomatları uluslar arası bir toplantı arasında dinlenirlerken fikir jimnastiği yapmaya karar verirler. 

Bir konu belirlemeleri lazımdır ki; onun üzerinde beyin fırtınası yapabilsinler. 

 "Köpeğe acı nasıl yedirilir?”  sorusuna cevap bulmak üzere konuşmaya karar verirler.

Rus diplomat: 

"Bundan kolay ne var? Açarım köpeğin ağzını, doldururum acıyı, olur biter.” der.

İngiliz ve ABD diplomatları "SSCB'nin neden paramparça olduğu anlaşılıyor” derler.

İngiliz diplomat söz alır: 

"Köpek ete dayanamaz. Acıyı ete sürerim. Böylece acıyı kendi yemiş olur. Kimseyi de suçlayamaz”  diye bir çözüm üretir. 

ABD diplomat, İngiliz diplomata: 

"Bu yöntemle köpeğe acıyı bir sefer yedirirsin. Verdiğin etin acı olduğunu anlayan köpeğe bir daha et yediremezsin, Güneş batmayan bir ülke iken neden küçücük bir adaya sıkıştığınız şimdi anlaşılıyor.”

Rus ve İngiliz diplomatlar ABD diplomatına "Peki sen nasıl yedirirdin ?”  diye sorarlar.

ABD'li diplomat: 

"Köpeğin uyumasını beklerim. Yavaşça acıyı kıçına sürerim. Köpek, ızdırabını dindirmek için başlar kıçını yalamaya. 

Bu arada ağzı da midesi de yanmaya başlar. 

Bu acıyı gideren ilaçlar veririm.  

Bir çiçek yaptırıp geçmiş olsun ziyaretine de gitmeyi ihmal etmem.

Böylece bana minnettar olur. Beni dost olarak kabul eder. 

Yaptığım iyiliği diğerlerine de anlatır.

Artık acıyı hem ona hem de diğerlerine rahatça sürebilirim. 

Şimdi anladınız mı dünyaya nasıl egemen olduğumu?”

Biz uyurken Katar'ı acıttılar.

Sıra kime gelecek diye bekleyelim mi?

Yoksa…


Yazarın Diğer Yazıları