Lozan’dan Acı Notlar

Kurtuluş Savaşı galibi Türkiye ile İtilaf devletleri İsviçre'nin Lozan kentinde toplanmış, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile günümüz Türkiye'sinin sınırları çizilmiştir. Türkiye'yi Dışişleri Bakanı İsmet İnönü başkanlığında Bakan Rıza Nur ve Trabzon Milletvekili Hasan Saka'dan oluşan bir heyetin temsil ederek imzaladığı Lozan Antlaşması hakkında çok şey yazılmış, söylenmiştir. Halen de tartışılmaktadır.

Bir defa politik ve siyasi bir anlaşma masasına diplomasi tecrübesi olmayan askeri bir heyet göndermekle en büyük yanlış yapılmıştır. İsmet Paşa’nın, Lozan müzakeresini yapabilecek lisan bilgisi ve tecrübesi yoktur. Bu eksikliğini dile getirerek Lozan’a gitmek istemediği Nutuk’ta kayıtlıdır.

İnönü iyi işitmediği için görüşmeleri aracı ile takip ediyordu. Aracılar kadın ve petrol tüccarlarıydı. 

Hatta İsmet Paşa’nın danışmanı -Harbiye'de okurken Fransızca öğretmeni- Yahudi Hahambaşı Hayım Naum Efendi heyet üyesi idi ve bunun hilafetin kaldırılmasının taahhüt edilmesinde büyük rolü olmuştur.

Türk Heyeti Lozan'a 10 maddelik Bakanlar Kurulu talimatı dışında hiçbir hazırlık yapmadan gitti.  

Çanakkale Boğazı’na hakim olduğu için münakaşasız bize bırakılan dört adadan biri olan Limni, kayda geçmeyi unuttuğu için kaybedilmesi, heyetimizin beceriksizliğini gösteren çok çarpıcı bir örnektir.

İsmet Paşa ve heyetimizin Misak-ı Milli’ye sınırları içindeki Batum, Batı Trakya, Adalar, Kıbrıs, Antakya ve Halep’in bize bırakılması için söylenilmiş bir tek cümlesi olmadığı kayıtlarla sabittir.  

Türk Heyeti’nin gelişmeleri Ankara’yı telgraflarla bilgilendirdiği, Ankara’dan gelen cevabi telgrafların İngilizlerin eline geçtiği, işlerine gelmeyenleri imha ettikleri acı gerçeklerdendir. 

İsmet Paşa, kaldığı otelin lobisinde düzenlediği basın toplantısında “büyük fedakârlıklar yaptım, her şeyi kabul ettim" dediği oradaki gazeteci Ali Naci Karacan'ın "Lozan" adlı kitabının 191. Sayfasında kayıtlıdır.

Lozan Antlaşması’nın 128.maddesi Mezarlıklar' bölümünde "Britanya, Fransa ve İtalya’ya (...) ait mezar abidelerinin bulunduğu arsaları ayrı ayrı ve ebediyyen bırakılması” taahhüt edilmiştir.

Anlaşma metni Fransızca, İngilizce ve İtalyanca olarak kaleme alınmış, masaya galip devlet sıfatı ile oturan Türkiye’nin diliyle kaleme alınmamıştır. Elimizdeki anlaşma metinleri tercümedir.

Halen dış politikada ayağımıza dolanan Kıbrıs, Ege, Kuzey Irak, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenikliği, Heybeliada Ruhban Okulu gibi konular Lozan’ın olumsuz mirası olarak karşımızdadır.

Lozan ile Türkiye’nin şahsında İslam aleminden intikam alınmış, Lozan’da taahhüt edilen hilafet 3 Mart 1924’te  kaldırılarak Müslümanlar başsız bırakılmış, suni sınırlarla küçük bir Türkiye ortaya çıkarılmıştır.

Ehliyetsiz bir heyetin diplomasi zaafları, verdiği tavizlerle Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın oybirliği ile kabul ettiği, TBMM’nin aynen onayladığı Misak-ı Millî sınırları içindeki Süleymaniye, Musul, Kerkük İngilizlere, Hatay Fransızlara, 12 ada İtalyanlara, İmroz, Bozcaada ve Tavşanlı adaları hariç bütün Ege adaları Yunanistan'a, 1571'den beri Türklere ait Kıbrıs ise İngiltere'ye bırakılmıştır.

Kurtuluş Savaşını kazanan TBMM bu anlaşmayı kabul etmediği için lağvedilmiş, Mustafa Kemal’in belirlediği adaylarla seçime gidilerek oluşturulan ikinci meclis bu hezimet anlaşmasını onaylamıştır.

Tarihte, galip geldiği halde bu kadar toprak kaybının kabul edildiği bir anlaşma örneği yoktur.   

En önemlisi de Lozan’da onladın istediği askeri, siyasi, ekonomik, kültürel bir model ve anlayışla dizayn edilen bir devlet kurmakla savaşı kökten kaybetmiş olduk.

Klasik deyimiyle savaştan galip ayrıldık ama masada kaybettik.


Yazarın Diğer Yazıları