Onlara Birlik, Bize Ayrılık…

ABD “birleşik bir devlet.” 

Çok çeşitli milletlerden oluşan karma bir vatandaş yapısına sahip.

Amerika diye bir millet bile yok.

Rusya çeşitli devletlerin birleşmesinden meydana gelen bir “federasyon.”

Avrupa devletleri birleşip “Avrupa Birliği” adıyla yeni bir süper güç oluşturmaya çalışıyorlar. 

Yani demem o ki; dünyaya hakim olanlar hep birleşiyorlar.

Belli ki birleşmekten güç doğuyor.

Ancak aynı ülkeler kendileri dışındaki ülkelerin bölünmeleri ve ufak devletçikler olmaları için olmadık fırıldaklar çeviriyorlar.

Fransız İhtilali’nin “milletlerin kendini idare etme, ulus devletini kurma hakkı olduğu” biçiminde özetlenecek fikirleri etnik grupları kışkırtmak Osmanlı’yı yıkmak içindi. Bunda başarılı da oldular. 

Batılılar Osmanlı’yı yıkmakla kalmadılar. Osmanlı topraklarındaki devletlerden ellerini çekmediler.

Irak savaşı ile bu ülkeyi üçe böldüler. 

Suriye’yi de aynı akıbet bekliyor.

Mısır, Filistin, Libya, Tunus, Cezayir, Afganistan ve diğer tüm Müslüman ülkelerde kan ve gözyaşı var.

Hangi Müslüman lider Müslümanların birlik olmasından bahsetse cezalandırılıyor.  

Hangi ülke İslam birliğini sağlamak için adım atsa başına çorap örülüyor.

Ülkemizdeki batılı aydınlar, Hristiyanların Avrupa Birliği çatısı altında birleşmesinde sakınca görmedikleri gibi Ülkemizin bu birliğe üye olmasını hararetle savunuyorlar. Ama Müslümanların birlik olmasına karşı çıkıyor, “ümmet” , “İslam birliği” gibi kavramlardan nefret ediyorlar. Bu çelişkiyi izah etmek mümkün değildir. 

Emperyalist Batılılarla aynı çizgide düşünen bu çevrelerin açmazı, ancak hakim emperyalist düzenin fikirleri ile yetiştirilmiş ve bu fikirlere dogma düzeyinde bağlı olmaları ile izah edilebilir.

Diğer bir anlatımla Türkiye’yi kuran ve yöneten resmi ideoloji ve aydınlar, fikren Batı’nın esiridir.

Bu fikri esaret, fiziki esaretten daha vahimdir. Çünkü fiziken esir alınanlar esir olduklarının farkındadırlar. Bu farkındalık hürriyet mücadelesini ve er geç onu elde etmeyi zorunlu kılar. 

Ancak fikren esir olanlar esir olduklarının farkında değildirler. Kendilerini hür sandıkları için esaretten kurtulamazlar. Hatta sürekli kendilerini esir edenlerin fikirlerini savunarak sömürücülerin değirmenine su taşırlar. 

ABD, Rusya ve Avrupa Birliği’nin devletlerin birliğinden oluşması doğru, Müslümanların birleşmesi yanlış öyle mi? Bu Müslümanların birleşmesi ve güçlenmesinden korkanların ekmeğine yağ sürmek değil midir?

“İslam birliği”nden bahsederseniz birçok insanın bunun mümkün olmadığını savunduğunu görürsünüz. 

Elbette bugünden yarına “İslam birliği”ni sağlamanın mümkün olduğunu iddia etmiyoruz. 

Ama bu coğrafyanın da, insanlığın da kurtuluşu “İslam birliği”nin sağlanması ile mümkün olacaktır. Bunun için Osmanlı’yı yıkanlar ve İslam Alemini parçalayanlar kadar sabırlı, akıllı ve planlı çalışmak zorundayız.

Yüzyıllarca da sürse Türkiye -veya başka bir İslam ülkesi-, Avrupa Birliği gibi “İslam Birleşik Devletleri”ni kurmak için gerekli adımları şimdiden atmaya başlamak zorundadır.  

Aksi halde savunmada kalan, hakim güçlerin dümen suyunda politika üreten bir Türkiye, bölge ülkelerinin kaderini yaşayacak, emperyalistlerin savaş ve ayrılık fitnesinden kaçamayacaktır… 


Yazarın Diğer Yazıları