Rusya; Türkiye’yi Yeniden NATO’nun Kucağına İtiyor

Rusya; Suriye iç savaşına müdahalesinin ardından, savaş uçakları ile Türkiye hava sahasını ihlal etti.

Cumartesi sabahı Ankara garı yakınlarındaki patlamada 89 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüzlercesi  yaralandı. Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerim. 

Bu olayların ardı ardına olması kesinlikle tesadüf değil, birbirleriyle bağlantılıdır.

Türkiye; Rus tehdidi yanında başka gailelerle de meşgul edilmelidir ki; kafasını kaldıramasın, belini doğrultamasın.  

Yoksa Rusya; durup dururken Türkiye hava sahasını niye ihlal etsin? Türkiye’yi , Türkiye’nin stratejik ortağı (!) ABD’yi  ve savunma işbirliği içerisinde olduğu NATO’yu (!) neden karşısına almak istesin?

Rusya; bundan ekonomik, siyasi bir çıkar elde edemeyeceğini ve çok zararlı çıkacağını iyi bilmektedir.

Olay şudur: Rusya ve ABD; zıtlaşarak değil, anlaşarak dünya politikalarına yön vermeyi, varlık ve dünya hakimiyetlerini sürdürmek için gerekli görmektedirler. Aksi halde Rusya; ABD’ye rağmen buna cüret edemez.

Demek ki; Rusya ile ABD arasında varılan ittifak, Türkiye’yi göz ardı edebilecek kadar önemlidir.

Nitekim; BM genel kurulu sürerken Rusya’nın Suriye’de arz-ı endam etmeye başladı. Peki neden?

Türkiye’nin özellikle son beş yıldır ABD, AB ve NATO’ya karşı mesafeli olduğu, bu ittifakı sorgulamaya başladığı, “Şanghay Beşlisi”ne göz kırptığı bilinmektedir.

Bu durumda ABD, “Türkiye’nin kulağını çekme” rolünü Rusya’ya vermiş görünmektedir. Türkiye, Rusya tehdidi karşısında, tekrar ABD, AB ve NATO çizgisinde politikalar izlemeye mecbur bırakılmak istenmektedir.

Hatırlayalım. 1946’da Sovyetlerin Kars’ı, Ardahan’ı ve Boğazları resmen istemesi üzerine Türkiye;  egemenlik ve toprak bütünlüğüne yönelen bu tehdit karşısında; NATO’ya üye olmak zorunda bırakıldı. Şimdi de aynı senaryo uygulanıyor. NATO; vakit geçirmeden Türkiye’yi destekleyen beyanlarıyla “hamilik rolü”ne soyundu bile.    

 Rusya; PKK’nın Suriye kolu PYD ile, Suriye ılımlı muhalefetine karşı kara savaşlarında destek olmaları için anlaştı. Böylece bitme aşamasına gelen PKK’ya  da moral, silah ve mühimmat desteği verilmek isteniyor.

ABD  ve Rusya PYD’yi meşru muhatap görüyor ve destekliyor. Artık Türkiye; Kuzey doğu Suriye’de kurulmak istenen Bölgesel Kürt Yönetimi’ni engellemek için PKK ve PYD yanında Rusya’yı da karşısında bulacak.

Türkiye’nin Müslüman Orta-Doğu halklarıyla dini, fiili ve fiziki bağları da kesilmek isteniyor. 

Türkiye bu tezgahı kabul edemez ve bu tezgahı bozmak için ABD ve NATO’ya bel bağlayamaz.

Türkiye’nin imkan ve kabiliyetleri, tarihi birikim ve tecrübesi, Müslüman Orta-Doğu halklarıyla olan din birliği, fiili ve fiziki bağları bu tezgahı boşa çıkarmasına yetecek önem ve değerdedir.

Önemli olan satrancı iyi oynamaktır.

ABD’nin ve Rusya’nın çok zayıf noktaları vardır. Onlar iyi tespit edilerek kaşınmalıdır.

ABD ve Rusya emperyalizminden bizar olan başta İslam ülkeleri olmak üzere, üçüncü dünya ülkeleri ile her alanda işbirliği yapılmalıdır. Birlik olmak, ekonomimizi ve savunma sanayimizi güçlendirmek zorundayız.

Bu zor durumdan çıkışımızın zor, hatta imkansız olduğu sanılabilir.

O günlerde SSCB’nin yıkılacağını biri söylese hiç kimse inanmazdı. Ama yıkıldı.

Kayı’dan Osmanlı’yı çıkaran bir millet, bu zor durumdan da çıkmanın yollarını bulacaktır.

Hiç tereddüt yoktur ki; zafer, Hakk’ın ve Hakk’a inananların olacaktır…


Yazarın Diğer Yazıları