Zaman ‘Yeter Artık!’ Deme Zamanıdır

 

 

 

“Sen milletlerine tâbi olmadıkça, ne Yahûdiler, ne de Hristiyanlar senden asla hoşnut ve râzı olmazlar. Ey Habibim, onlara de ki, yol Allah'ın gösterdiği yoldur; İslâmdır. Sana gelen vahy ve İslâmdan sonra heva ve heveslerine tâbi olacak olursan, Allah'ın azabından seni koruyacak hiçbir dost ve yardımcı yoktur.” Bakara- 120

Kur’an’ı rafa kaldırdığımız, “ Yahûdiler’i ve Hristiyanlar’ı dost edindiğimiz ve Onlar’a uyduğumuz…”  için son iki yüz elli yıldır başımıza gelmeyen kalmadı. Emirlerine uymadığımız için başımıza gelenlerin “Allah’ın azabı olduğunun”, “bizi koruyacak hiçbir dost ve yardımcı da bulamadığımızın” ne zaman farkına varacağız?

ABD’nin BOP projesini uygulayarak Irak, Mısır, Suriye ve diğer İslam ülkelerini kan gölüne çevirdiğini, Türkiye’yi de karıştıracaklarını bu sütunlarda defalarca yazdık.

İçimizdeki Batıcılar; bunlara “komplo teorisi” diyor, dostlarından bunu beklemiyorlardı. Ne oldu?

15 Temmuz darbe girişiminin ABD-AB-NATO ortak projesi ve kanlı tuzağı olduğu, gizlenmesi mümkün olmayan biçimde ve kesin delillerle ortaya çıktı. Batı, sırtlan dişlerini gösterdi.

“Tüh bu sefer bizim çocuklar başaramadı” diye dövünenler, Meclisimizi bombalayanlar, insanlarımızı kurşunlayanlar Türkiye’nin dostu ve müttefiki olabilir mi?

Bunların stratejik ortaklık, güven, dostluk gibi riyakar söylemlerine artık karnımız tok.  

ABD ve AB, Türkiye için açık-yakın tehdit ve vatanımızı parçalamak isteyen düşmanlardır. 

AB’ne üye olmak düşmanın kucağına oturmak demektir.  AB üyeliğinden acilen vazgeçilmelidir.

Türkiye, ABD ile olan ilişkilerini, NATO üyeliğini gözden geçirmeli ve İncirlik’i acilen kapatmalıdır.  

15 Temmuz darbe girişimi sadece Anadolu insanının değil, tüm mazlum milletlerin de gözünü açmıştır. Mazlum milletler, Batılı sömürü düzenini yıkmak için bir kıvılcım bekledikleri mesajını vermektedirler. 

15 Temmuz gecesi halkın direnişi karşısında tankın, topun ve uçağın aciz kaldığı, Batı’nın silah ve teknolojik üstünlüğünü etkisiz kılacak yegane gücün halk kitleleri olduğu görülmüştür.

Müslüman kitleler ABD ve Avrupa meydanlarına inmeli Irak, Mısır , Suriye ve diğer İslam ülkelerini kan gölüne çevirenleri ve Türkiye’de darbeye teşebbüs edenleri her tür gösteri ile tel’in etmelidir.   

Türkiye; Müslüman kitlelerin sokaklara dökülmesini sağlayarak, Batılı sömürgecilerin oyunlarını bozabilir, yeniden dünyaya örnek ve önder olma fırsatı yakalayabilir. Önümüzde iki seçenek var.

Ya; yeni saldırılarla Irak, Mısır ve Suriye gibi Türkiye’yi de parçalamalarını bekleyeceğiz.

Ya da; düşmanlarımızın ummadığı, planlarını alt üst eden sürpriz, ama akıllı hamleler yapacak, başta İslam ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler olmak üzere yeni askeri, siyasi ve ekonomik ittifaklara yöneleceğiz.

Ya; düşmanların yeni operasyonlar, suikastler yapmalarını, camilere saldırmalarını, dini ve etnik kimlikleri kışkırtarak Türkiye’de iç savaş çıkarmalarını bekleyecek, “oyun kuranların oyununun kurbanı” olacağız.

Ya da; yaptıklarına aynıyla mukabele etmenin plan ve hazırlıklarını yapan “oyun kurucu olacağız.”

Ancak bu mücadeleyi verir, yani “fiili dua” edebilirsek, Allah’ım “Yahûdi ve Hristiyanlar’ı dost edinmedik. Onlara değil sana uyduk…” diyebilir, “lafzi dua” edebilir, bizlere “zafer ihsan eyle” diyebiliriz.

Bu gayreti ve mücadeleyi göstermeden hangi yüzle Allah’tan “zafer ihsan etmesini” isteyebiliriz?...


Yazarın Diğer Yazıları