Müslüman’ın Marifeti : Hikmet

Geçenlerde bir aile dostumuzun davet ettiği bir konferansa gittim. İsviçreli bir hanımla tanıştım. Bana etkisinden kurtulamadığı bir ayeti söyledi:’’Allah’a koşun!(Zariyat 50.)’’Sonra eklemelerde bulundu:’’Bakın burada Allah Teala Allah’a oturun, Allah’a yürüyün vs. diye seslenmiyor. Allah’a koşun buyuruyor!Bu din için koşmak lazım, heyecan lazım!’’
Gerçekten o hanımın anlattıklarını dikkatlice dinleyince bir düşünceye vardım. Fark ettiysek, Müslümanlar, İslam alemi dini emirlere duyarsız kalmakta hızla ilerliyoruz. Öte yandan gayri müslimler ruh sıkıntısından, psikolojik travmalardan şikayetçi olarak bir arayış içerisine giriyorlar. Ciddi manada araştıran kimsede Allah’ın izniyle kendisini İslam’la şereflenmiş olarak buluyor. Fakat biz Müslümanlar işin içinde olduğumuz halde, onlardan daha farklı bir yaşantımız olması gerekirken bilakis gayri müslimlerin hayatına özeniyoruz,yaklaşıyoruz.Müslüman Müslümanlığını yapmıyor, bulduğu hazineyi bırakıp iç sıkıntılarından, kafa doluluğundan kurtulmak için dinini alakadar etmeyen, kendisini alakadar etmeyen ıvır zıvır işlerle meşgul oluyor.Sonra da rahatlayamayınca isyanlara başlıyor, ölmek istediğini söylüyor.Yine geçenlerde gencin biri hocasına dert yanıyordu:’’Hocam artık dayanamıyorum,her şeyi denedim çözüm yok ölmek istiyorum sanırım bana ölüm müstahak görülmüş!’’Hocası ona gerçekten dikkate şayan bir seslenişte bulunuyor:’’Evladım ölüm yaşayan herkes üzerinde zuhur edecek bir olay.Sen ölmeyi boş ver,eninde sonunda öleceksin zaten.Yaşa!Allah’ı yaşa,Peygamber’i yaşa, Kur’an’ı,sünneti yaşa!O zaman gerçek tadı bulursun!’’
Ölü ve diri olmak arasındaki fark acaba gerçekten sadece nefes alıp vermemek midir? Bu soru üzerine yazıma şöyle devam etmek istiyorum. Kur’an’ın bir adı da ruhtur.Ruh nedir denildiği zaman kısa ve net olarak dirilik kaynağıdır diyebiliriz.Öyleyse bu Kur’an’a iman ve itaat eden diridir, O’na iman etmeyen, O’nu yaşamayan ruhsuzdur netice ölüdür.Ruhsuz bir kimse etrafına daima negatif enerji dağıtır. Hem kendi hayatını mahveder hem de etrafındakileri olumsuz etkiler. Çünkü kişi Kur’an’dan uzaklaşmıştır. Yukarıda bahsetmiş olduğum iki anım bu açıklamalarımı teyid etmektedir.
İnsan gönderilmişliği üzere yaşasa, ruhu ile beraber olsa hiçbir sıkıntı ile karşılaşmadığını görüyor. Ne zaman da ruhundan ayrılsa, hikmet arayışını bıraksa kendini sıkıntıların içerisinde buluveriyor. İşte Müslüman ve gayri müslim arasında bariz fark burada başlıyor. Bir şairin cümleleriyle konuyu bitirmek istiyorum; Gam değil gide dünya kala din, gam odur ki kala dünya gide din! İşte Müslümanların asıl mutluluğu; İslam ve ona uymak olmalıdır. Değilse diğer mutluluklarımız bizi hüznün ta içine atar! Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları