İllâ sevgi, illâ aşk; ille velâkin nefret

Sükûnet mi? Cendere mi?
Seçmektense seçmemek daha evladır. Nasıl gelirse gelsin sulh ile buyur etmek ise revadır.
Sevmek için beklenilmemeli; ne eşsiz bir uyum ne de karşılık…
Sevgi tek başına yüreği ısıtıp, taşıyanı güzelleştirecek kadar güçlüdür. Sevgi onarır, tedavi eder. Ne zaman ki sevgiliden mutlak bir karşılık umudu taşınırsa o zaman hasta eder. Kabullenmekle başlar sevginin gerçek aşka dönüşümü… Yer yahut gök baktığın her yerde muhabbet hissi büyür ve gören göz, baktığı her canda sevgiliyi görür. Kulağınızda sürekli akseden bir nağme…
Sevgide beklentilerinizi yok etmekle hissedeceğiniz acı , zarifane bir haldedir. İncitmez…  Hafif acılı bir yemekteki lezzeti keşfetmeye benzer. Bu hale dönüşmeyen ve sürekli karşılık arzusu duyan sevgi ise hüzün dağları yığar insanın yüreğine,ağır mı ağır…Büyük bir cenderedir işte o…
Ya kaçar buz dağlarını keşfe gidersiniz, ya kalır aşkın sıcak iklimlerini hissedersiniz.
Sevgi beklenilecek ve aranılacak bir duygu değildir. Korkmadığın sürece hep vardır. Ulaşmak için çabalamaya da gerek yoktur.  Sevgiye ve aşka dair her lafzı ve tavrı, ahlaksızlık zannı ile yaşamak , onu taşımayı bilmeyen yüreğin vebalidir. Halbuki hiçbir yürek ürkek değildir ama ürkütülür.
Bir susuzluk … Gönüllerimiz kupkuru, önce ve yalnızca sevmekle ısınmamış ve sadece sevilmek arzusu ile kor olmuş, kurumuş, dökülmüş bir yaprak gibi…Ya da hiç kurumayan habis bir yara gibi…
Bir çocuğu sever gibi sevmek gerek halbuki… Yani incitmeden itinaya,alâkaya layık görmek …her halükarda sevmek… Sevgiliyi özgür kılmak bizi sevilmeye layık kılar. Böyle sevmeyi bilen gönül muhakkak ki misliyle sevilir de…
Sevmek zor zanaat mı?
O an için arzuladığı gibi bir insan bulamayanın gönlünde kırgınlık , zamanla belki öfke ve ister istemez büyüyecek nefret kavurur, çöle çevirir.
Hülasa huzur ve güvenden koparır bu hal insanı, kendini güçlü tarafından ezilmiş bir güçsüz , zavallı gibi hissetme gafletine düşürür ise, sevgiliyi hilebaz ve yalancı kabul eder. Hoşgörü ve iyiniyet kalkar aradan, zulüm başlar.
Şeytanın zevkle mesai yaptığı bu dönemde insan, başkaca düşünemez, saygı ve hoşgörü ve sevgisinin yerini kin ve öfke alırken, nihayet şiddete başvurmaya kadar götürebilir.  Kadın için zulüm ettiği en güçlü aracı; dili yani sözleri olurken, maalesef erkek bedensel şiddetli haklı görebilir. Sürekli çatışmak ve ruhi ya da fiziki şiddet, acı bir devamlılık hali alabilir.
Olaylar karşısında öfkelenmek, sinirlenmek böyle bir durumda sanki normal gibi gelir, hatta rutinleşir. Oysa aşırı öfkelenmek, sinirlenmek ve aşırı tepkiler vermek, kin ve nefret dolu duygular beslemek her insanın kimyasını bozan, için için alevlenen ve çürüten bir ateştir. İnananlar için ise bu tavırda ısrar etmek büyük bir cehalettir ve en mühimi Allah’ın beğenmediği davranışlardır.
 Allah korkusu ve Kuran bilgisi olmayan ya da böyle zamanlarda bilgilerini unutan biz insanlar için bir insana nefret beslemek ya da o insana karşı şiddet uygulamak, kendi dilediği gibi olmayanları ezmek, yok etmek gibi davranışlar nihayetinde gelişir. Oysa Yüce Rabbimiz bizlere sevgiyi ve affetmeyi öğütler. İslam’a uyan en güzel davranış budur. “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun olanı emret ve cahillerden yüz çevir.” (Araf Suresi, 199)
 Özellikle son zamanlarda kadına ve çocuğa uygulanan şiddettin artarak devam etmesi ; affetmeyi, hoşgörüyü, sabrı, tevekkülü ve sevgiyi unuttuğumuzu gösteriyor.
Ne zaman ki; şiddet ve nefret duyguları çoğalmış ve toplumsal infilâklar haline dönüşmüş ise habis bir yara olmadan tedavi etmenin yolu biz inanan insanlar için daha çok Kuran ahlakıyla bezenmeye çalışmaktır. Mümin, ‘Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır’ (İsra Suresi, 53) .
 Bu  vesile ile Ramazan ayının tüm müminler için arınma ve Kuran ahlakıyla nasiplenmelerine vesile olmasını diliyorum. Hepimiz için savaşlar, şiddetin olmadığı ve hoşgörünün  İslam ile yayıldığı bir dünya diliyorum.   Zulüm ve nefret dolu bir dünya için hizmet eden iblis ve onun kurduğu bütün  sistemlerin çürümesi için dualarımız kabul olsun.
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)


Yazarın Diğer Yazıları