Oruç Kadim Bir İbadettir

‘'Ey ümmetim ve ashabım! Ramazan ayı geldi ve şanı yüce olan Allah bu ayın orucunu size farz kıldı. O ayda cennet kapıları açılır; cehennem kapıları kapanır; şeytanlar bağlanır. Yine bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi bu aydadır. (Hadis-i Şerif)

İlk oruç ibadeti Hz.Adem (a.s.) ile başlamıştır. Hemen hemen tarihte bilinen bütün dinlerde oruç müessesesi vardır.Nitekim Allah (c.c) bu konuda şöyle buyurur.

‘'Ey iman edenler,sizden evvelkilere oruç farz kılındığı gibi sizlerede farz kılındı.'' (1) Bu ayeti celile orucun öteden beri uygulana gelen bir ibadet olduğunu ve eski milletlerin de bununla yükümlü olduklarını ifade etmektedir.

Bu ayetteki benzetme ile ilgili iki görüş vardır.

1-Bu orucun farz kılınması ile ilgili benzetmedir.Yani ‘'Bu ibadet Hz.Adem'den sizin zamanınıza kadar bütün peygamberlere ve ümmetlere farz kılınmıştır. Allah Teala sadece size değil,istisnasız diger bütün ümmetlere farz kılmıştır.'' demektir. Bu sözün manası orucun meşakkatli bir ibadet olduğudur.Meşakkatli bir şeyi genelleştirince ona katlanmak daha kolay olur. (2)

2-Bu benzetme orucun zaman ve miktarı ile ilgilidir.Allah Teala Ramazan orucunu yahudi ve hiristiyanlara da farz kılmıştır. Yahudiler bu ayda oruç tutmayı terk etmişler. Senenin tek bir gününde oruç tutmuşlar ve bu günün Firavun'un denizde boğulduğu gün olduğunu söylemişlerdir. Bu günün firavun'un denizde boğulduğu gün olması doğru degildir. (3) Çünkü Hz.Peygamber (s.a.v.)'in bayanına göre Firavun'un denizde boğulduğu gün ‘'Aşure'' günürüdür.

Hırıstiyanlar Ramazan orucunu tutmuşlar ve Ramazan'da bir defasında çok şiddetli bir sıcağa rastladıkları için Onu (ramazan orucunu) her sene aynı mevsimde olan bir zamana aktarmışlar,sonra da; ‘'Biz onunn vaktini arttıralım'' demişler ve ona 10 gün ilave etmişlerdir.Başka bir zaman, hükümdarı hasta olmuş,iyi olması halinde yedi (7) gün oruç tutmaya nezretmişleridr. Hiristiyanlar bu yedi günü de ilave etmişlerdir.Bundan sonra başka bir hükümdar gelmiş, O'da oruç'a üç gün ilave ederek elli güne tamamlamıştır.(4) Böylece Hıristiyanlar zamanı değiştirmişler.Daha sonraki dönemlerde orucun keyfiyetinde değişiklik yaparak, oruç tutma yerine daha perhiz yapmışlardır.(5) Bu ayetteki benzetme bu değişikliklerle ilgili değildir.Bu benzetme ya orucun sıfatıyla veya adadiyle veyahutta vaktiyle ilgilidir. (6)

ESKİ DÖNEMLERDE ORUÇ

Hinduizm ve Hint topluluklarında oruç,senenin muayyen günlerinde ve kutsal saydıkları günlerde tutulur,bazı günlerde ise sadece kadınlar tutardı.

Brahmanizde oruç: Yirmi dört gün oruç tutarlar,oruca büyük önem veren bu dinin mensupları hasta ve yaşlıları oruç tutmaya zorlarlardı. Çin dilerinden olan Taoizim: Bu dinin mensupları orucu daha geniş manada ele almış,sağlık tarama metodları ile ölümü geciktirici fonksiyonu olması yönünden oruç tutmaya önem vermişlerdir.(7)

İSLAMIN ŞARTLARINDAN ÜÇÜNCÜSÜ ORUÇTUR

Oruç Arapça'da ‘'Sıyam'' veya ‘'Savm''kelimeleri ile ifade edilir. Sıyamın sözlük anlamı; yemek,içmek,konuşmak,yürümek gibi şeylerden kendini tutmak manasına gelir.Sıyamın şeri manası;mükellef kimsenin şafağın sökme anından,güneşin batması anına kadar yemekten,içmekten cinsi ilişkide bulunmaktan kendisini korumasıdır.(8)

Oruç; Hüseyin Kazım Kadri'nin açıklamasına göre Azeri lehçesinden bize geçmiştir.Ve farsça ‘'Ruze'' kelimesinden bozmadır.

RAMAZAN ORUCU NE ZAMAN VE NASIL FARZ KILINMIŞTIR

Ramazan orucu;Peygamberimizin Medine'ye hicretinin on sekizinci ayının başlarında,kıblenin kabe tarafına çevrilişinden sonra,Şaban ayında farz kılınmıştır.(10) Bununla iligili olarak Allah (c.c) şöyle buyurur:

‘'Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi,size de takvaya erersiniz,nefsinize hakim olasınız diye farz kılındı.''(11) Allah (c.c) bu sözü ile orucun şehveti kırdıgını ve insanı kötü şeyleden alıkoyduğunu beyan etmiştir.

Çünkü oruç insanı taşkınlıktan,şımarıklıktan ve fuhşiyattan men etmekte ve dünya ile ondaki makam ve mevkilerin değersizliğini göstermektedir.Bu böyledir;çünkü oruç mide ve şehvetin gücünü kırar.İnsanlar ise anca midesi ve cinsel arzusu ilçin çalışır durur. İşte kim oruç tutarsa, bu iki şey ona değersiz görünür ve onların kendisi üzerindeki şiddeti azalır. Böylece oruç o kimseyi,haramları ve fuhşiyatı işlemekten alıkoyar.Bu da takvanın sebeplerini kendisinde toplayan bir haldir.

RAMAZAN ORUCU FARZ OLMADAN ÖNCE PEYGAMBERİMİZ VE ASHAB,GEREK MEKKE'DE GEREKSE MEDİNE'DE ORUÇ TUTARLAR MIYDI?

Bu konuda Muaz İbni Cebel şöyle der;

‘'Namaz ve oruç bugünkü haline yavaş yavaş geldi.İlk mü'minler Namaz'da Kudüs'e yöneldi.Fakat bir müddet sonra Mekke'deki Kıble'ye dönmeleri emredildi.Bunun yanı sıra önceleri herkes birbirine namaz vakitlerini haber vermek zorundaydı,sonraları bu amaçla ezan okumaya başladılar.Çağırma zorunluluğu ortadan kalktı. Oruca gelince;Hz peygamber Medine'ye hicret ettiğinde her ay üç gün oruç tutar,ayrıca Muharremin onuncu gününde de oruç tutardı.(12)

KAYNAKLAR: 1-Bakara Suresi/183, 2-Alusi c.2 s.56, 3- Alusi c.2 s.56, 4- Alusi c.2 s.56, 5-Elmalı c.1 s.626, 6- Elmalı c.1 s.626, 7-Dinler Tarihi c.2 s.391, 8-İbni Abidin, 9-Kütübi Sitte c.9 s.418, 11-Bakara suresi/183, 12-Alusi c.2 s.57


Yazarın Diğer Yazıları