Etinden, Sütünden, Gücünden Faydalandığımız Hayvanlar – V

TAVUKLAR: Kümes hayvanlarından tavuğun günlük yaşamımızda önemli bir yeri vardır. Hiçbir köy evi onsuz olamaz, çünkü tavuk demek köy demek, yumurta demek, hazır yemek demek, misafire ikram demek... Babam ve anam rahmetlilerin tabiri ile evin dövleti demek... Onlar öyle derdi merhumlar... "Tavuksuz ev mi olur oğlum tavuk evin dövleti” derlerdi. O sözün ne kadar doğru ve yerinde bir söz olduğunu büyüyünce anladım.

Tavuk bilhassa köy tavuğu, yavru yapma isteği kendisinde zuhur ettiği vakit Allah'ın hikmeti kimse onu bu annelik duygusundan vazgeçiremez. Hatta bazı zaman olmamasını istediğimizde o tavuğu bir karanlık yerde saklar 10 gün kadar hapsederdik. Yine de salıverince o isteğini mutlakla yapardı. O durumuna köylerde "gurk olma” derler, tavuk gurkladı tabir edilir. Kendisine has 10-12 yumurta yaptı mı bilhassa bahar sonu yaza doğru hemen bunların üzerine gurk yatır, daha fazla olursa kanatlarının ısısı kafi gelmez bazıları cılk çıkar yani yavru olmaz içinde, o da bunu bilir o boş olanları kırmaz canlıları çıkarır ve besler.

Bunlar gurklayınca köydeki bilge kadınlar çevrelerini yuvarlak şekilde karalarlar onlardan yumurtaları bir tencere karası ile renkli şekillere koyarlardı. Kara veya alalı piliçler çıkacağına inanırlardı. Belki de tecrübeleri vardı bilmiyorum. Tavuğun kuluçka dönemi 21 gündür bu süre zarfında üç haftada piliçler çıkar ve tavuk onları besler. Horoz baba, tavuk annedir. Kuluçka makineleri yaygın değil iken bunlar bizim doğal gıda kaynağımızdı.

Bunların piliçleri yumurtadan çıktıktan sonra 3-4 aylık kadar olunca artık piliçlikten çıkar "bulada” olur. Şimdi değişik isim kullanıyorlar "yarga” diyorlar biz bu isimleri yeni duyuyoruz iyi beslenen buladalar 7 -8 aylık iken yumurtaya başlarlar. Köy tavuklarının ömrü 5 -7 yaşa kadar varır.

HİNDİLER: Kırsal dağ köylerinde az olmasına rağmen ova köylerinde sürülerle beslenen etinden ve yumurtasından hatta ticareti bile yapılan bir kanatlı türüdür. Kuluçka dönemi 28 gün kadardır. Çok yumurtayı kanadı altına alır ısıtır ve bol yavru üretir, köylüye ek gelir sağlayan bir kanatlı canlıdır. Amerikan ve başka milletlerin adı ile değişik ırklara sahiptir. Elinde çok sayıda hindi bulunduran komşumuzdan bu hindilere kuluçkada yatırken altına tavuk yumurtası konularak tavuk civcivi çıkarttıklarını görmüştüm. Tavuklarla hindilerin kuluçkada 7-8 günlük bir fark olduğunu bunu nasıl ayarladıklarını sordum? Hindi kuluçkaya yattıktan bir hafta sonra tavuk yumurtalarını altına koyduklarını bununla beraber ayni tarihte hem hindi hem de tavuk piliçlerini çıkardıklarını söylemişti.

KEDİLER: Bunu niye yazıyorsun derseniz. Kırsal kesimde yani köylerde evler kedisiz olmaz. Sebebi ise ondan yaralanacağımız evin içinde gıdalarımıza ortak olan hatta hastalıklara bile sebebiyet verebilen bir yaratık vardır, kemirgen hırsız fare... Bunun da baş düşmanı ve evlerimizi yemeklerimizi zahirelerimizi bu kemirgenden fareden koruyan kedilerdir. Çeşitli renk ve türleri olan bu kediler Mart ayında kızgınlık dönemine girer ve halk dilinde eşleşme zamanına "Kürtükme” denir. Bu kürtükmeden yani çiftleşmeden sonra 57-58 bazen 63 günde azami dört veya üç yavru yapar. Evde genelde insanlarla iç içe yaşar. Köy evlerinin vazgeçilmelerindendir. Hoş şimdilerde süs hayvanı olarak da beslenen kediler köy evlerinin bekçileridir, asli iç tehlikelere karşı... Kediler için köylerimizde çok anlatılan ve dinleyenler tarafından çok gülünen iki hikâye anlatacağım:

Kedilerden çok zulüm gören hatta onlar tarafından yakalanıp kediye yem olan genç fareler bunun kurtuluş çaresini ararlar sonunda şu karara varırlar: "Kedinin boynuna zil bağlayalım bizi yakalamaya gelirken zil öter, biz de duyarız, kaçarız” derler. Bu karardan büyük sevinç duyan genç fareler, doya doya bunu kutlamaya başlarlar.

Bir kenarda bu genç ve tecrübesiz farelerin yerinde bulduğu ve sevindiği kararı dinleyen ve hiç lafa karışmayan yaşlı ve tecrübeli büyük erkek fare şöyle seslenir gençlere: "O aldığınız kararı hangi cesur olanınız uygulayacak yani kedinin boynuna zili kim takacak” deyince hepsinin nefesleri kesilir diz bağları çözülür. Sessizce dağılıp başlarının çaresine bakarlar.

Bir de şöyle fıkra vardır bizim yörelerde. Bu gerçi birilerine gönderme olarak da anlatılır tabi kim üstüne alınırsa...

İhtiyarlayan bir kedi fare öldürüp yemekten vazgeçtiğini artık hayırlı yola gideceğini ilan edip bütün farelerle helalleşmek için fareleri bir yerde toplanmaya çağırır. Bu çağrıya büyük bir sevinçle gelen fareler kedinin etrafında toplanırlar ve kediyi dikkatlice dinlerler. Kedi her şeyi açıkça anlatır ve farelerden haklarını helal etmelerini ister. "Helal olsun” diye bağırır fareler. Ama kedi bu ya içinde ne de olsa onlara karşı bir nefret duygusu vardır. Tam hepsi iş bitti dağılacaklar kedi gürler, "Ben sizden helallik diledim ama şunu da sormadan edemeyeceğim? Buğday çuvalının ağzı açık dururken dibini delip de buğdayı çalan hanginiz ise çıksın meydana” der sevinç içinde olan fareler bu soru karşılığında hemen deliklerine kaçarlar. Kedi de bıyık altından gülerek "tabi çıkamazsınız o cesaret kimde var ki” der. (Devam edecek)


Yazarın Diğer Yazıları