KONYA YEMEK KÜLTÜRÜ, ZÜLBİYE

Köyümüzde çok meşhur olan ve uzun zamandır yapılmayan hatta bir eve hacet veya bir iş için gelen komşu tesadüfen bir öğün vaktine denk gelirse "ne yersiniz gıy zülbiye mi pişirdiniz?” veya bir sohbet esnasında çok su içme isteği gösteren birisine "ne o yahu zülbiye mi yedin de bu kadar su içiyorsun?” denirdi. Bir çok kişinin adını lezzetini bile unuttuğu yemeklerimizden biri de zülbiye yemeği idi.

Zülbiye, biraz zahmetli bir yemekti. Tadı nefis besleyici değeri çok yüksek olan bu yemek şimdiki neslin pek bilmediği bir yemekti. Kuru soğan ağırlıklı olup içi et domates gibi besinlerle doldurulur ve pişirilirdi. Son olarak atalarımızın bolca yaptığı bu yemeği size tanıtacağız. Kaybolan bir değerimizi...

Bizim köyde yapılışı:

Kuzu etleri önce bir miktar sütün içinde beş on dakika bekletilir. Sonra çıkarılıp bir çay bardağı kadar sıvı yağ ve arpacık soğanla kavrulur. Meyane için 1 yemek kaşığı un, tereyağı ve bir kaç damla zeytinyağı hızlıca karıştırılarak kavrulur. Tencereye biber salçası ve azar azar ılık su eklenerek kavurmaya devam edilir. Zülbiyenin meyanesi arpacık soğanlarla lezzetlendirilir. Pamuk gibi kavrulan yarım kilo kuzu kuşbaşı, meyanesiyle buluşturulur. Yumuşatılmış nohut da tencereye ilave edilir. Zülbiyenin üzerine çıkacak kadar ılık su da ilave edilir ve tuzu serpilir. Karışan zülbiye servise hazırdır. Şayet kalabalık bir aile evinde yapılıyorsa zülbiye mayonezi ve suyu biraz fazla konur ki ekmeği banarak yenmesi çok lezzetli bir damak tadı verir.

Bu zengin yemeği sayılan zülbiye, İç Anadolu bölgesinde çok yapılan ve ağır misafir ağırlayıcı saygın kişilere ikram edilen bir yemektir. Konya Niğde Aksaray Karaman gibi birbirine yakın şehirlerde ve kırsallarında yapılışı ve içerisine katılan malzemelere göre bazı ufak değişiklikler gösterebiliyor. Örneğin bizim köyde analarımızın pişirdiği zülbiyenin Karaman ilimizde yapılışı ve malzemeleri aşağı yukarı aynıdır. Rahmetli dünürüm Ermenekli Zeliha yengenin tarifi...

MALZEMELER: yarım kilo kadar taze et yeni kesilmiş kuzu, koyun ise yağlı eğey tarafından Soğan ufağı (iri göver) 1 kg. sıvı yağ 3 kaşık Yaz günü ise domates kış ise 1 kaşık salça, tuz 1 tatlı kaşığı, kırmızı toz biber 1 çay kaşığı

YAPILIŞI: Et yıkanır. Haşlanır. Soğanlar ufaksa bütün olarak, büyükse dörde bölünerek etin üzerine konur. Yağ, salça veya domates, biber ve tuzu ilave edilir. Çok hafif ateşte suyunu çekene kadar pişirilir. İstenirse etle beraber bir avuç nohut ilave edilir ve pişirilir. Daha önce ıslatılmış nohut da ilave edilirse yemeği daha çok lezzetlendirirmiş.

Bunca yemek tarifini yaptık da bunları bizler yiyebiliyor muyduk onu da şiirde okuyun...

ELLİLİ YILLARDA...

Bulamaç pişerdi sabah ocakta

Çay kahve pek bulunmazdı bucakta

Yalınayak yürürdük karda kurakta

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Çarığı ayağa yakıştırırdık

Sille lastiğini yapıştırırdık

Katıksız ekmeği atıştırırdık

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Anamıza atamıza saygılı idik

Pantolon yamalı entari delik

Hısım akrabayı takip ederdik

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Kimi çoban olur davar güderdi

Babalarımız öküzle çifte giderdi

Anneler bazlama ekmek ederdi

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Para yoktu ama insanlık vardı

Muhabbet iyiydi geçinmek zordu

Şimdi insanları büyük hırs sardı

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Sabah kar kürürdük evin damında

Öğleye bulgur pilavı soğan yanında

Elif okur idik hoca önünde

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Tarhana çorbası sarımsak ile

Sabahtan sofraya gelecek diye

Beklerdik anamızdan çorba hediye

Ne güzel yaşamdı ellili yıllar

 

Ağır misafir gelince lüks yakardık

Birkaç ışığı evin kirişine asardık

Gaz ocağıyla demli bir çay yapardık

Zordu amma çok güzeldi ellili yıllar

 

Ozan İsmail o günleri yaşadı

Pilavı tiridi paparayı boşadı

Hormonlu gıdaya uyum sağladı

Ne güzel yaşamdı o ellili yıllar

27/NİSAN/2000


Yazarın Diğer Yazıları