Türkiye’nin İstikrarından Rahatsız Olanlar -I-

Ülkenin istikrarlı ve müreffeh bir yaşam sürmesini hazmedemeyenler, ülkenin savunmada kalkınmada her türlü araç ve gereç imalatında kendilerine bağlı kalmasını, ülke idaresinde daima söz sahibi olmak istiyorlar. Bu odaklar, içimizdeki hainleri kışkırtarak ülkede kaos yaratarak bizi bölmeye parçalamaya kadar uğraş veriyorlar. Bu dış güçler son 15 yıldır her konuda ilerleme kaydeden ülkemizi durdurmak için içeriden ve dışarıdan var güçleri ile çalışıyorlar. Düşmanların amacı belli de ya içimizdeki kan emicilere hainlere ne demeli?!

Çok değil şöyle 20-22 yıl kadar gerilere gitsek ülkemizin yaşadığı siyasi ve ekonomik krizlerin verdiği gerileme dolayısı ile ülkenin uğradığı zararın hesabını yapmak mümkün mü?! Şöyle hafızlarımızı yoklayınca her şey bütün çıplaklığı ile meydana çıkar. Bugün 20-25 yaşlarındaki genç nesil 1970'li yıllardan 1990-2000'lere kadar ülke insanının yaşadığı hayat zorluğu bilmiyor. Anadolu insanının yokluklar kıtlıklarla nasıl canından bezdirildiğinden haberleri yok bu gençlerin.

Öyle ki tek parti iktidar olamıyor. Bölük pörçük meclis çatısı altında toplanan milletvekilleri ülke çıkarları için değil, sadece kendi ideolojileri doğrultusunda hareket ediyorlar. Vatanın batması insanların rezil olması, onları hiç ilgilendirmiyor. Gücü yeten parti ve onun mensubu makam sahipleri yandaşlarını devlet kurumlarına yerleştirip çalışmadan maaş aldırıyorlar. Bundan dolayı devletin elinde bulunan kuruluşlarda kadro şişkinliği ayyuka çıkıyor. Bir kişinin yapacağı işe beş kişi gidiyor, onu da beceremeden geri geliyorlardı. İşler aksamaya başlayınca ekonomi çöküşe gidiyordu.

İki zıt parti bir hükümet kuruyor. Asgari bir yıl, bilemedin bir buçuk yıl topal küt devam ederken bir konuda anlaşamayıp ortaklıkta çatlaklar oluşuyordu. Azınlıkta olan partilerin milletvekillerinden medet umuluyor kiminin kırk, kiminin üç beş milletvekili var. Onlara bile mecliste destek ihtiyacı hasıl oluyor. Onlar da ülkenin kaldıramayacağı kadar isteklerini sıralıyorlar bunların örnekleri kırk vekil ile CHP lideri Deniz Baykal'ın yaptığı koalisyonu bozarım tehditleri az bir milletvekili ile Erkan Mumcu'nun yaptığı oynaklık ülkeye büyük zararlar veriyordu.

Aslında 1960'lardan sonra ülke siyasetine giren sol kavramı, İsmet İnönü'nün "Ben ortanın solundayım” sözü ile başlamıştı.

Bundan sonra ülkede bir sağ sol kavgası aldı başını yürüdü. Bu arada ülke siyasetinde gerek iç hainlerin ilgası gerekse de dış güçlerin isteği doğrultusunda 1960 İhtilali ile başlayan ordunun siyasete müdahalesi siyasi istikrarı inkısaya uğratmış, devletini seven siyasetçilerin bütün iyi niyetli ülke çıkarını gözeten çalışmalarının önü daima kesilmiş bir türlü istikrar sağlanamamış.

Merhum Erbakan bu konuda ülkenin kalkınması için çok şeyler yapmış onun bu çabaları ne yazık ki hep askeri vesayetlerle ve ayak oyunları ile engellenmiş.

Bir Ecevit, Yılmaz, Bahçeli hükümeti kurulmuş onca iyi niyetli çalışma isteklerine rağmen ne var ki ülkede istikrarı sevmeyen hep bulanık havadan beslenen iç ve dış güçlerin harekete geçmesi ile 1977 yılındaki MC hükümeti döneminde, yokluklar kıtlıklar başlamış. 1999 sonrası zaten hasta olan Ecevit'i çalıştırmamak için adeta boğmaya almışlar üstüne üstlük bir de bürokratik vesayetin adamı olarak bildiğimiz dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in Başbakan Ecevit'e Anayasa kitapçığı fırlatması bardağı taşıran damla olmuştu. Ardından yine bir seçim ve bu sefer Erbakan-Çiller dönüşümlü Başbakanlık koalisyon hükümeti kurulmuştu. Baktılar ki Erbakan merhum ülke yararına bir şeyler yapmaya çabalıyor, yine o malum ülke düşmanı şer odakları ortaya çıkmış, Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin senaryoları ile ortalığı allak bullak etmişlerdi. Ülkenin başındaki Cumhurbaşkanı Demirel de korkak siyasetiyle hafızalarda yer etmişti.

Başbakanlık değişiminde hükümet yıkılıyor çoğunluğa sahip partiler dururken gidip hükümet kurma görevini azınlıkta olan bir partiye veriyordu Demirel. Sonra? Sonra, başörtülülere devlet kademelerinde, üniversitelerde yapılan zulümler, hastanelerde hastaların rehin kalması, ilaç yokluğu, doktor kıtlığı ameliyatlarda doktorların bıçak parası istekleri halkı çileden çıkarmaya yetiyordu. (Devam edecek)


Yazarın Diğer Yazıları