Milli Yaramız: Milli Eğitim!!!

Değerli okuyucularım,
Ülkemizdeki eğitim sistemi maalesef kanayan ve bir türlü iyileş(e)meyen derin yaramız olmuştur. Bu sebepledir ki üzülerek bu haftaki köşe yazımın başlığını “Milli Yaramız: Milli Eğitim” adı altında atıyorum.  
Osmanlı devletinin yıkılması ve devamında gelen sözde harf inkılabıyla birlikte eğitimdeki bozulmalar başlamıştır. Cumhuriyet yönetim şeklini laiklik diye yaftalamaya çalışan, Osmanlıcayı rafa kaldırıp Latin harflerini kullanmaya zorlayan, dilimizde inkılap yapıp bütün bir milleti bir gecede cahil bırakan bu sistem milli eğitimimizde onulmaz yaralar açmıştır.
OSMANLI MEDENİYETİNDEN UZAK BİR NESİL!
Dünyaya hükmetmiş bir milletin altı asırlık medeniyetini hiçe sayan bu bedbaht gelişmeler yeni nesillerin, ataları Osmanlıyla bağlarını kesmeye başlamıştır. Bu sistem laiklik adı altında ilahiyat ilmini hor görmüş ve neredeyse Osmanlıca gibi tarihin tozlu raflarına gömmeye çalışmıştır. Ülkemiz öyle bir hale gelmiştir ki camiler ahıra dönmüş, imamlar idam sehpasına götürülmüştür. Yavrularımız alafranga eğitime tabi tutulmuş ve zorla okutulmaya çalışılmıştır. Yavrularımız batı medeniyetine uyumlu emperyalizmin ve Siyonizm’in ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde eğitilmeye çalışılmıştır.
MİLLİ SİYASET
Bugüne kadar bu sistem devam etmişse de milletimizin çoğunluğu Batı medeniyeti eğitim modelini bir türlü benimseyememiştir. Tabii ki bizler geçmişteki bu eğitim sisteminin sadece olumsuz taraflarını ele alacak değiliz. Bu olumsuzluklara rağmen ülkemizin evlatları bu okullardan mezun olarak önemli başarılar elde etmiştir. Türkiye’mizin ismini uluslararası alanda temsil edecek seviyelere gelmişlerdir. Bugün sahip olduğumuz sosyal doku, ulaştığımız üstün teknoloji ve milli siyasetimizin şekillenmesinde bu şahsiyetler önemli görevler almıştır. Bu bozuk düzen ve yanlış eğitim sistemiyle başta, dini önderler münevver aydınlar imam hatiplerimiz ve ilahiyatlarımız mücadele etmiştir. Davamızı öksüz, inancımızı garip bırakmayan o mübarek insanları alınlarından öpüyorum.
MİLLİ EĞİTİMDE YENİ UFUKLAR!
Milli eğitimimizdeki olumlu adımlar Merhum Erbakan hocamızla başlamış, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık döneminde ve son olarak alim insan, bilge adam Başbakanımız Davutoğlu’yla devam etse de milli eğitimimiz arzulanan hedefe, istenilen seviyeye gelememiştir.
Aziz milletimizin üzerinde oynanan oyunlar bir türlü sona ermemiş çocuklarımız ilköğretimde ilk eğitimi yat yat uyu, Ali taş at, Ayşe ip sek gibi safsatalarla öğrenmiştir. Orta dereceli okullarda batı kültürü adı altında Hristiyan medeniyeti empoze edilmeye çalışılmıştır. Dini bilgisini tam alamayan, Kuran dersini sadece yazları camide okuyan çocuklarımızın Müslüman kimlikleri maalesef gelişememiştir.
ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT
Merhum Erbakan ile başlayan “Önce Ahlak ve Maneviyat” sloganıyla birlikte din eğitimi anlam kazanmaya başlamış ve zaman 8içerisinde imam hatipler, Kur’an kursları yayılmış bir ivme kazanmıştır. Bu işin aması ise maalesef üniversite sınavlarında gördükleri konulardan sorular çıkmamıştır. Dindar neslin üniversiteye girmesi zorlaştırılmıştır.
2002 yılında göreve gelen Ak parti hükümetinin eğitim alanında ki çalışmaları devam etmektedir. Bizler milli eğitimde milli bir gençliğin ahlaklı, maneviyatlı, haramı helali bilen, ecdadına küfretmeyen dahası ecdadını seven, ahiret korkusu olan, sırat ve mizan hesabı olan, memleketi sevmenin imandan geldiğini bilen, babasına öf bile demeyen bir neslin yetiştirilmesini istiyoruz.
GÜVENDİĞİMİZ DAĞLAR!
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen çok açık ve net ifade etmeliyim ki eğitimdeki bu dini yönelim yine de eksiktir. Bugün ilkokullarda siyer-i nebi, kuran dersleri fazlaca okutulmalı; imam hatiplerin, ilahiyatların sayısı daha da çoğaltılarak yüzde doksandan fazlası Müslüman olan bu ülkenin maneviyatlı nesiller yetiştirmesi gerekmektedir. Eğitimden konu açılmışken hizmet hareketinin ülkemizde ve dünyada yapmış olduğu eğitim faaliyetlerini de dile getirmek gerektiği görüşündeyim. Her ne kadar ilk başta eğitim konusunda hükümete destek vermiş olsa da sonunda da aziz milletimiz hizmet hareketinin içine sızan paralel yapının ihanetine uğramıştır.
EĞİTİM MİLLİ YARAMIZ DEĞİL, MİLLİ GURURUMUZ OLMALIDIR!
Değerli okuyucularım,
Sonuç olarak Ak parti hükümeti bu olumlu adımların yanı sıra 15 yılda eğitime ne derecede katkı sağladığını düşünmeli ve eksikliklerini görmelidir. Alın terimizden verdiğimiz vergilerle alınan sandalyeleri, masaları, camları kıran amaçsız üniversite gençliğini neden eğitemediğini bizlere açıklamalıdır. Gençliğimiz nereye gidiyor? Milli eğitimimiz yeterince başarılı mı? Gençlerimiz ibadet özgürlüklerini kazanmışlar mı? Cuma vaktinde ders saati zilinin çalması neden engellenmiyor? Artılarıyla eksileriyle eğitim sistemimizi tarttığımızda görüyoruz ki eğitimimizde ki eksiklikler daha ağır basmaktadır.
Bilge ve akil düşünceye sahip, dış siyaseti bilen, eğitimci akademisyen başbakan Davutoğlu’nda ricamız ilköğretimden başlayarak önce ahlak ve maneviyat sloganıyla kısacası alnı secdeli insanların yetişmesi için özgür kapılarının sonuna kadar aralanmasıdır. Bu bağlamda özellikle üniversite sınavlarında ilahiyat ilmi bilgileri en az Türkçe, matematik kadar sorulmalıdır.
Eğitimimizin milli yaramız değil, milli gururumuz olması ümidiyle haftaya pazartesi günü bir başka konuyla tekrar buluşmak üzere Allah’a emanet olun kalın sağlıcakla. Selam ve dua ile.


Yazarın Diğer Yazıları