UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ...

İşte sen, bu yazıyı okumaya niyetlenen arkadaşım. Hazır gelmişken başlayalım o zaman bakınca göremediğimiz, betimlemelerle gelen gerçeklere ..Hadi canlandır gözünde, başlıyoruz..

Heyecanla bekliyorsun, bir haber gelecek ve o haberi karşıdan sana doğru yürüyen bir adam verecek. O kadar heyecanlısın ki ellerin titriyor. Tahmin ediyorsun aslında ama duymak istiyorsun. Biraz korku var biraz endişe en çokta heyecan. Yaklaşan adamın her adımında yutkunmaların artıyor. Sanki kalbin yerinden çıkacak gibi hissediyorsun. Heyecandan gözlerini ayıramıyorsun sana doğru gelen adamdan.

Ne canlandı gözünde bir evlilik teklifi mi? Veya seni tebriğe gelen patronun mu? yada heyecanla beklediğin bir sınav sonucu mu? Belki daha nicesi. Binbir türlü fikir geldi aklına değil mi?

Peki kim bu haberi getiren adam, nasıl bir geliş ki bu seni bu kadar heyecanlandırdı. Her attığı adımda yutkunuyorsun baksana! Neredeyse kalbin yerinden çıkacak heyecandan.

O zaman sana bir ip ucu.

Karşıdan sana doğru gelen adamın omuzlarında yıldızlar var. O Türk milletinin şanlı ordusunun Devlet-i Erkanı. Canlandı gözünde değil mi?

Birazdan bu adam sana öyle bi cümle söyleyecek ki; o gelene kadar yutkunduğun boğazın düğümlenecek. Öyle bir şey söyleyecek ki sana, heyecanla bakan gözlerin kan çanağına dönecek. Kıpır kıpır atan kalbin varya, öyle sızlayacak ki birazdan acısı haykırışlara dökülecek.

Yaklaştı.. Gözlerinin içine bakıyor. İlk birkaç saniye sadece bakışıyorsunuz.

Nerden bilebilirdin ki hayatından 1-2 saniye geçecek, ama bu öyle bir zaman olacak ki, bütün yaşamını etkileyecek. Bilemezsin.

2 saniye içinde sadece gözleriyle başladı konuşmaya;

Ey! Elleri öpülesi annem!

Ey! Dik duruşuna kurban olduğum babam!

Oğlun bize emanetti. Rabbim aldı emanetini. Bir mektup verdi bana gitmeden önce, olurda eve dönemezsen anamlara ulaştır diye. Yazmış inci gibi yazısıyla; ‘Seni çok seviyorum anne..'

2 saniye bitti. Konuşulmadan bakışların anlattığı bu satırlar, Devlet-i Erkanın gözlerini kaçırmasıyla son buldu. Uzun uzun konuşmaya gerek kalmadı.

Ve işte o an! Boğazın düğümlendiği, gözlerin kan çanağına döndüğü, acısının haykırışlara döküldüğü son cümle düştü devlet-i erkanın dilinden;

‘VATAN SAĞOLSUN'

İlk başta neler düşündük, kimimize göre ne tür heyecanlar vardı ilk okuyuşta değil mi? Aklınıza geldi mi peki bir cümlenin böyle hayat değiştirdi. Gelmedi..

Çünkü görmek istemiyoruz. Basit gelmeye başlıyor bize. Yavaş yavaş vatan için verilen canlara alışıyoruz veya umursamamız en fazla bir gün sürüyor. ‘ Vatan Sağolsun' cümlesinin düştüğü ev yanıyor sadece.Ve biz sadece izliyoruz. Unutmayın: ŞEHİTLERİMİZ VURULUNCA DEĞİL, UNUTULUNCA ÖLÜR!


Yazarın Diğer Yazıları