TORKU KONYASPOR 2013-2014 İLK YARI VE 18.HAFTA

İlk yarının büyük bölümünde kadro kalitesi olmasına rağmen bu takım düşer düşünceleri, Mesut hocanın pozitif enerjisiyle yavaş yavaş sonlanıyordu.
İlk yarı sona ermiş futbolcular, teknik heyet, herkes kısa bir süre izine ayrılıp tatilini yaptıktan sonra belek’te buluştular. Kamp döneminde ziyaret ettiğimiz kamp’ta kaldığımız otelden tutun, antenman sahasına kadar her yer çok güzel herkes çok neşeli ve hırslıydı. Hazırlık dönemi, hazırlık maçları derken, ikinci yarının ilk maçını düşünmeye başladık. Bu maçın önemi çok büyüktü. Çünkü müthiş bir geri dönüş yaparak, 2 – 0 mağlubiyetten, son onbeş dakika içerisinde peşpeşe bulduğumuz üç gol ile galip gelmiştik, hemde Fenerbahçe karşısında. Başarmıştık, yine başarabilirdik. Saracoğlu stadyumuna bu motivasyon ve konsantrasyonla gidiyorduk. Mesut hoca ve talebeleri özgüven sağlamış, oksijen depolamış, ve en önemlisi 45 dakikalık değil 90 dakika koşacak kadar kondisyon depolamıştı. Veeee o gün geldi çattı.

İKİNCİ YARI BAŞLIYOR
 27 Ocak 2014
FENERBAHÇE-TORKU KONYASPOR
Pazartesi maçıydı ve saat 20:00’de oynanacaktı. Kısa bir ayrılık sürecinin ardından taraftarlar maçları özlemişti.
Takımlar sahaya çıktığı zaman, Büyük bir coşku vardı Kadıköy’de.
Ali Palabıyık düdüğünü çaldı ve kısa süren hasret son buldu. İyi başladı yeşil beyazlılarımız. Sonuçta Fenerbahçe ile Şükrü Saraçoğlu’nda oynuyorsunuz. Öyle bir psikoloji vardı takımda. Bunun bilincindeydi oyuncular ve haddini bilerek oynuyordu. Oyunu başka takımların Konya’da yaptığı gibi çirkinleştirerek değil, güzelleştirerek oynuyordu. Fenerbahçe’nin bir hastalığı vardı ve bu hastalığı Mesut hoca çok iyi biliyordu. Sarı lacivertliler bir an önce golü bulmak istiyordu. Gol atamayıp dakikalar ilerledikçe stres ve baskı oluşuyordu. Liderin hastalığıydı bu.
Yavaş yavaş hem seyircisi hem de takımın içindeki oyuncular 20 dk. boyunca golü bulamayınca stres oluşmaya başlamıştı. İşte tam bu sırada bu fırsatı, 21. Dakikada Djalma değerlendirdi. Volkan’ı avlayan Djalma, deplasmanda takımımızı 1-0 öne geçirmişti. Öndeydik. Haftalardır aylardır Gaziantep’ten sonra, ilk kez böyle bir durumla karşı karşıyaydık. Hem de yine Fenerbahçe karşısında. Hem de deplasmanda ilk golü atan olmuştuk.
Fenerbahçe sahasında panik yapmaya, seyircisi baskı kurmaya başlamış, Emenike ve Sow ile gelmeye başlamıştı. Atakları yoğunlaşmaya başlayan sarı lacivertli oyunculara gol izni vermeyen defansımız ve İtandje’miz 44 dakika dayanabildi. Bir dakika daha dayansa soyunma odasına galip girecektik. Belki de o durumda, mesut hoca taktiğini farklı değerlendirecekti. Olmadı. Bruno Alves 1-1 yapmış, takımlar soyunma odasına öyle girmişti.
İkinci yarıya, aynı kadrolarla çıkan takımlar, oyun düzeninde de değişiklik yapmamıştı. Anlaşılan her iki teknik direktör’de oynanan oyundan memnundu. Konyaspor gelişen Fenerbahçe ataklarını karşılıyor, eşitliği bir türlü bozamayan Fenerbahçe yine strese giriyor, girdikçe kalesinde pozisyonlar görüyordu. Konyaspor da boş değildi. Volkan ile karşı karşıya kalan Kabze, Gekas ve Djalma volkanı ve direkleri geçemiyordu. Şansızlık bir yere kadardı. Ama bir türlü bırakmıyordu peşimizi. Dakikalar ilerliyor sonlara yaklaşıyorduk Kadıköy’de. Fener’in nasıl bir hastalığı varsa Konya’nın da duran top hastalığı vardı. Dakikalar 80 i gösterirken köşe vuruşunu Caner kullandı ve Egemen tesadüf bir vuruşla maalesef topu ağlarımıza gönderdiği zaman yıkılmıştık. 2-1 mağluptuk ama pes etmemiştik. Yine akıllı ve cesur oynadık son on dakikayı ama olmadı. Olsun bu takım bu oyunuyla ilerisi için umut veriyordu. Mesut hoca bu takıma bir şeyler katmıştı. Bu maç bitmişti ve, sonraki hafta evimizde oynayacağımız maça kilitlenme zamanıydı.  
Bir sonraki hafta yine Avrupa hedefi olan ve bu hedefi şu anda tutturmuş görünen Sivasspor’u ağırlayacaktık. Sivasspor Roberto Carlos ile müthiş bir ivme yakalamıştı. Yine Avrupa’yı isteyen bir takımla karşı karşıya gelecektik. Nasıl bir şanstı bu. Ama bu takım Avrupa’yı veya devler ligini hedefleyen birçok takımı eli boş göndermişti. Yine gönderebilirdi.
Yarın 19 ve 20. Haftalar


Yazarın Diğer Yazıları