Demokratik Hamle : 1950

İnsanoğlunun uzun tecrübeler neticesinde bulabildiği en iyi yönetim biçimi demokrasidir. Ülkemiz ilk önemli demokratik hamlesini 1950’de yaşadı. Tek parti yönetiminden bunalan Türkiye ‘Yeter söz milletin’ diyen Demokrat Parti’ye büyük bir destek verdi. Ancak maalesef yaşadığımız 65 yıllık süreç gösterdi ki millet, sözünü her söylediğinde kendisinde imtiyaz vehmeden sınıf ve kesimler milletin sözünü ayaklar altına aldı. İlkini 1960’da yaşadığımız darbeler zinciri 27 Nisan Muhtırası ile devam etti. 
 
27 Nisan Muhtırası’nı verenler milletin artık sadece sözünü söylemekle kalmadığını, artık ülkenin üzerinde karar hakkına da sahip olduklarını ortaya koyduklarını gördü. Böylece Türkiye’de söz milletin noktasından ‘Söz de karar da milletindir’ noktasına gelinmiştir.
 
AK Parti ilk kurulduğu günden bu yana hep demokratik ilkelerin savunucusu ve uygulayıcısı olmuştur. Hiçbir zaman halkına ideoloji dayatan bir politika uygulamamıştır. 
 
AK Parti’nin başarısının sırrını merak edenlere ifade etmek isterim ki AK Parti’nin siyaset tarzı milletin taleplerini siyaset sahnesine taşımaktan ibarettir.
 
Despot ve diktatör vesayet rejimin çektirdiklerini bu milletle birlikte birebir yaşayan AK Parti kadroları ülkenin demokratikleşmesi ve yönetimin şeffaflaştırılması için ne gerekiyorsa vesayet rejimi yanlılarına rağmen yapmıştır. 
 
Vesayet rejiminde öcüler olarak görülen geniş halk kitleleri ve her kesimden insanımız daha demokratik ve özgürlükçü bir ülkede yaşamanın sevinci içindedir.
 
Burada bir hususa değinelim ;
 
Demokrasi herkesin fikrini özgürce söylemeyi ve kendini özgürce ifade etmeyi garanti eder. Ancak bu, herkesin her söylediğinin uygulanması anlamına gelmez. Esasen böyle bir şey imkansızdır. 
 
Örneğin yapacağınız bir icraata karşı çıkanlar da olacaktır, destekleyenler de. Ama bir işi hem yapıp hem yapamazlık edemezsiniz. Bir icraatı yapar ve bunun siyasi sonucuna katlanırsınız. Bir dahaki seçimlerde yaptıklarınızı destekleyenler size oy verir desteklemeyenler oy vermez. Çıkan sonuca da herkes saygı gösterir. Bunun dışında tutulacak bir yol anarşi ve kaostan başka bir şey doğurmaz.
 
Demokratik standartları düşük bir ülkenin uluslararası sahada etkin olması söz konusu olamaz. Bugün ekonomiyi, dış politikayı, iç politikayı, sosyal hayatı demokratik hak ve özgürlüklerden ayrı görmek imkansızdır.
 
AK Parti iktidarı, milletin hakim kılınması noktasında elini taşın altına koymuş, idare-i maslahat değil reformcu bir idare sergileşmiştir. Esas amaç, milleti yönetime hakim kılmaktır.
 
AK Parti geçmiş iktidarların dile getirmeye bile cesaret edemediği kronikleşmiş sorunlarımızın üzerine cesaretle giderek çözüm yolları aramaya başlamıştır.
 
Şu, inkar edilemez bir gerçektir ;
 
Bundan sonra Türkiye tarihini yazanlar AK Parti öncesi ve sonrası ayrımını yapmadan tarihi asla başarılı bir şekilde yazamayacaktır. Bunu söylerken Türkiye’nin son 13 yılda gerçekleştirdiği ve son bin yılın en başarılı dönemi olmaya aday imar hareketine hasretmemek gerekir.
 
Bugüne kadar halktan başkasına bel bağlamamış, gücünü sadece milletten alan, sadece milletine güvenerek yol alan, rotasını milletin belirlediği AK Parti, değiştirilmesi zorunlu ihtiyaç halini almış anayasa değişikliği sürecini yine milletine güvenerek hızlandırmıştır.
 
Eninde sonunda demokratik standartları yükselmiş, bölgesinde lider, uluslararası alanda etkin, güçlü bir Türkiye’de yaşıyor olmanın mutluluğunu hep birlikte paylaşacağız.

Yazarın Diğer Yazıları