Bayramınız Mübarek Ola

Saygıdeğer okuyucularım bayramınız mübarek ola. Rabbim hepimize ailemiz ve sevdiklerimizle nice bayramları ağız tadıyla geçirmeyi nasip etsin. Şu an bu bayramı hastanede, hapishanede veya yatakta geçirmediğimiz için yaratanımıza binlerce şükürler olsun. Bayramlarını bu dediğimiz yerlerde geçiren kardeşlerimize de şifalar ve sabırlar versin Rabbim. Allah yardımcıları olsun.
Kendimi bildim bileli ümmetin acısız kedersiz geçirdiği bir bayram hatırlamıyorum. Zulüm, eziyet, sömürü, ölüm… Ümmet çok kötü düştü. 200 yıldır düştüğü yerden bir türlü kalkamıyor. Ne zaman kalkmak için şöyle bir silkinse Batıdan hemen bir tokat yiyor ve tekrar yere kapaklanıyor. Rabbim inayetin ne zaman, Rabbim zaferin ne zaman? Artık yetiş yardımımıza. Ümmetin tek uzvunun kanamadığı bir bayram göster bizlere.
Anlatacağım olayı bildiğinizi biliyorum lakin “Et-tekrarü vel ahsen velevkane yükseksen” diye Osmanlıca atasözümüzü duymuşsunuzdur. Yani “tekrar etmek güzeldir, velev ki yükseksen kere bile olsa. “Efendimiz (sav) bir bayram sabahında bütün çocukların yeni kıyafetlerinin içinde birbirleriyle mutlu bir şekilde oynarlarken bir çocuğun bir köşede melül mahzun oturduğunu görür. O ümmetine hiç dayanabilir mi? Hemen çocuğun yanına varır ve ona neden hüzünlü olduğunu sorar. Çocuk Efendimizi (sav) tanımadan şöyle açıklar durumu: “Babam Rasullah’ın (sav) savaşlarının birinde şehit oldu. Ben ve annem de böyle ortada kaldık.” Duruma son derece üzülen Efendimiz (sav) çocuğa şu teklifi yapar: “Ben senin baban olsam, Aişe annen, Fatıma ablan, Hasan’la Hüseyin de kardeşlerin olsa kabul eder misin?” Çocuk karşısındakinin Allah’ın Resulü olduğunu anlar ve “Kabul etmem mi ya Resulüllah!” der. Allah’ın elçisi çocuğu alır, eve götürür giydirir, yüzüne tebessümleri nakşeder. Çocuğun keyfi yerine gelir. Sonra çocuk arkadaşlarının yanına geri döndüğünde bütün arkadaşları ondaki değişikliği fark edip “Sen az önce çok mutsuzdun, sana ne oldu da böyle sevinçli oldun?” diye sorarlar. Çocuk “Ben nasıl mutsuz olurum. Allah’ın Resulü babam, Aişe annem, Fatıma ablam, Hasan’la Hüseyin de kardeşlerim oldu. Ben nasıl mutlu olmam.” der.
Haydi, sevgili okuyucularım. Filistin, Irak, Suriye, Doğu Türkistan, Myanmar ve ülkemizdeki pek çok yetim sizden gelecek bir anne-baba şefkatini bekliyor. Onların ellerine bir ekmek tutuşturun ki bugün aç kalmayacaklarını bilmenin sevinciyle yüzleri gülsün, dertlerini bir an olsun unutsunlar. Ümmetin kardeş olduğunu, babalarının yahut annelerinin ölse bile kendilerine bakacak binlerce, milyonlarca anne ve babalarının olduğunu görsünler. Şu zalim ve pis dünyada onlara yalnız olmadıklarını gösterelim. Çünkü “İNANANLAR ANCAK KARDEŞTİRLER.” Bayramınız tekrar mübarek olsun. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları