İSLAM DÜNYASI NEDEN GERİ KALDI?

Lokomotifi Osmanlının olduğu İslam dünyası 17. yy.da bir şeylerin ters gitmeye başladığını anlamış, 18. yy.da geri kaldığını anlayıp Avrupa'yı takip ve taklide başlamış, en nihayetinde de 19. yy.da artık iş takip ve taklitten hayranlığa dönüşmüştür. Osmanlının zirve yüzyılı olan 16. yy. sonrasındaki gelişmeleri size üç aşamada anlatabilirim: küçümseme, imrenme, hayranlık duyma. 17. yy.da Avrupa'yı gezen Evliya Çelebi Seyahatname'sinde gördüğümüz kadarıyla kesinlikle Avrupa'yı beğenmez. 18. yy.da Avrupa'ya elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet ise Paris Sefaretnamesi'nde gördüğümüz kadarıyla Avrupa'ya hayranlık duymaz ama Avrupa'ya imrenir. Bir yüzyıl sonrasında yani 19. yy.da Darülfünun Müdürü Hoca Tahsin Efendi ise yazdığı şiiriyle bu sefer imrenmeyi bambaşka bir boyuta taşıyarak artık Avrupa'ya hayranlık aşamasına gelindiğini ilan eder:

"Ey efendi Paris'e git akl u fikrin var ise

Âleme gelmiş sayılmaz gitmeyenler Paris'e!”

Aslında gelinen hayranlık noktası son değildir. Zirveyi Batıcıların bayraktarı olan Abdullah Cevdet kimseye kaptırmayacaktır. Abdullah Cevdet ayrı bir yazı konusu. Şimdilik ona değinmeyelim. Bu Batılılaşma, Garplaşma, Avrupalılaşma, teceddüd, asrileşme gibi adlarla anılan olgu için de başka bir yazıya söz verip şimdi konumuza gelelim.

Peki Osmanlı neden Avrupan'ın gerisinde kaldı? Neyi hatalı yaptı, neyi eksik yaptı? Tarih derslerinde gerileme diye bir ad kullanılır. Bu hem doğru hem yanlış bir adlandırmadır. Evet Avrupa'nın gerisinde kaldık ama aslında Osmanlı kendi başına gerilemedi, o bazı sorunlar baş gösterse de kendi halinde yine devam ediyordu yola. Avrupalılar çok hızlı geçti bizi. Bu geçmeyi sağlayan da iki ana etmen var: sanayi inkılabı ve sömürgecilik. Tarihte şöyle olsaydı böyle olurdu gibi açıklamalar çok anlam ifade etmez ama şayet bu iki unsur olmasaydı Osmanlı hâlâ var olurdu ve belki de hala dünyanın süper gücü olurdu. Çünkü Avrupa'nın hızla büyümesini sanayi inkılabı ve sömürgecilik sağladı. Sömürgelerden gelen neredeyse bedava hammadde makinalar sayesinde emek harcanmadan, hızla üretildi ve Osmanlı esnafının bir günde yaptığı mamulü Avrupalı bir saatte yaptı. Haliyle maliyeti çok düşük oldu ve Osmanlı insanı da dahil olmak üzere herkes Avrupa ürünleri kullanmaya başladı. Osmanlı esnaf teşkilatı ve maliyesi çökmeye başlarken Avrupa akıl almaz paralar kazanmaya başladı. Sömürgeciliğe aslında ilk başlayanlar Portekiz ve İspanya idi. Ancak onlar sömürgelerden elde ettikleri zenginlikleri katedral yapımı gibi geri dönüşü olmayan şeylere harcadılar. İngiliz ve Fransızlar ise akıllıca hareket ederek sömürgelerden elde ettikleri zenginlikleri yeni gemi ve silah yapımına harcadılar. Böylelikle yeni sömürgeler elde edebildiler. Bu yeni sömürgelerden gelen zenginliklerle yeni gemi ve silahlar ürettiler. Bu dünya hakimiyetini getirinceye kadar böyle devam etti. Böylelikle Avrupa, makineleşme ve sömürgelerden elde ettiği zenginliklerle Osmanlıyı çok gerilerde bırakabildi.

Peki Osmanlı nerede hata yaptı? Osmanlı iki şeyde hata yaptı: sömürmedi ve makineleşemedi. Osmanlı ele geçirdiği yeni toprak parçalarını vatanın bir parçası olarak görürken oranın insanlarını da tebaa yani vatandaş olarak görmekteydi. Ayrıca sömürgecilik bizim Türk ve İslam kültürümüze, medeniyetimize aykırıydı. İşte bu sebeplerden Osmanlı sömürgeci olmadı. Bilemiyorum, belki olmalıydı.

Osmanlının hatalarından biri de kapitalist olamamasıydı. Kapitalizm herkes tarafından kötülenen bir şey ama aslında dünyanın gelişmesi için bir kırbaç vazifesi görmüş ve halen görmekte. İnsanlar para için yeni şeyler üretme gayretindeler. Para kazanma hırsı olmazsa üretim olmaz, üretim olmazsa ülke yahut insanlık gelişemez. Sosyalizmin kapitalizmin karşısında dayanamamasının temel nedeni işte budur. Kapitalist Batı'da insanlar para kazanma hırsıyla bir şeyler üretmek için çıldırırlarken kapitalistleşemeyen ülkelerde üretim neredeyse durmak noktasına gelmekte, bir boşvermişlik, bir hazıra alışmışlık, bir rızacılık her şeyi mahvetmekte. Para kazanma hırsı fert için kötü olsa da ülke ve insanlık için iyi bir şeydir.

Şeyh Sadi Şirazi "Akıllı adam ona denir ki başkaları kendinden ders almadan o başkalarından ders alır.” Osmanlının içine düştüğü durumdan ders çıkarmalı ve günümüz reelpolitiğine uygun davranmalıyız. Üretim yapmak, yeni bir şeyler icat etmek, zengin olmak için çabalamalı hatta çıldırmalıyız. Doğulu gibi yaşarken Batılı gibi düşünmeliyiz. İkisi de Doğulu olursa işte o zaman "alnımızda ne yazıldıysa başımıza o gelir”cilik hastalığına tutuluruz ki İslam'da böyle bir kader anlayışı hiçbir zaman olmadı, bilesiniz. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları