Bir Facia: Sarıkamış’ta Donmuş Fidanlar

Osmanlının başkumandan vekilliğine yani genel kurmay başkanlığına gelen Enver Paşa vatansever lakin çok romantik bir hayalperestti. En büyük hayali Turan'ı gerçekleştirmekti. Bunu yapabilmenin yolunun Rusları dize getirmekten geçtiğini anladı bir an evvel hayallerini gerçekleştirebilmek için Ruslara savaş ilan etti. Goben ve Breslav zırhlılarını satın alan Osmanlı ( hakikatte bu bir satın alma değildi. Zira hiçbir zaman Almanya'ya gemilerin parası ödenmemiştir; çünkü Osmanlı hazinesi tam takırdı.) bu gemilerle Rus limanlarını bombalattı. Çok güzel bir savaş planı hazırlandı. Bugünkü savaş stratejistleri hazırlanan Sarıkamış harekat planının son derece iyi olduğunu belirtirler. Ancak Enver Paşa'nın hırsından dolayı düşünemediği bir şey var: Osmanlının; askerin ihtiyacını karşılayacak ne elbisesi ne yemeği ne bunları taşıyacak araçları ne de bunları alabileceği parası vardır. Yemen'den gelen 3. ordu yazlık kıyafetleri ile Erzurum'a gönderilir. Erzurum'dan Rusları püskürterek ilerleyecek ve Turan'a ulaşacaktır. Ancak yazlık kıyafetleri ile -30 derecede hangi insan evladı ilerleyebilir? Kışlık kıyafetler bile insanı korumaya yetmez bu soğukta. Tek sorun kıyafet mi? En büyük sorun açlık. Zira Osmanlı topraklarında topu topu 8 motorlu araç vardır. Koskoca devlette sade ve sadece 4 kamyon vardır. Askerin istihkakı öküz, eşek ve develerle taşınmakta. Trabzon'dan yüklenen istihkak 1 ayda Erzurum'a varabilmekte, bu getirilen istihkaklar 3. ordunun bir günlük ihtiyacını karşılamaktadır. Varın açlığın boyutunu siz düşünün. Askerin üzerinde yazlık kıyafetler, karınları aç, -30 derece soğuk ve başarı... Başarı kelimesinin bu cümlede asla yeri yok. Lakin Enver Paşa'nın bunları ne düşünecek zamanı ne de mantığı vardır. Hırsından bir an evvel Turan'a ulaşmak istemektedir. (Almanlar bu hırsını çok güzel kullanmışlar, Türkiye'ye gelen trenlerin üzerine “Enverland -Enver'in ülkesi- yazarak onu daha da şişirmeye çalışmışlardır.) O kadar hırs yapar ki binlerce asker tifo ve tifüsten yatarken onları niye tedavi etmediğini sorduğu yarbay doktorun “Efendim ilaç yok.” demesi üzerine rütbelerini söktürmüş ve onu er olarak cepheye sürmüştür. Harbiyeden hocası olan ve şimdi Enver Paşa'nın emrinde bir kumandan olan Hasan İzzet Paşa'nın kışın hazırlıksız böyle bir harekatın yapılamayacağını söylemesi üzerine Enver Paşa “Eğer hocam olmasaydınız sizi kurşuna dizdirirdim.” der. Hasan İzzet Paşa şanslıdır. Zira haris kumandan, emrindeki bütün askerleri kaybeden bir teğmeni bütün engellemelere karşın kurşuna dizdirmiştir. Kendilerini misafir eden bir köy ağası “Paşam bu dağlardan bu mevsimde değil insan kuş bile geçemez. Gitmeyin.” diyince “Misafirin olmasaydım seni idam ettirirdim!” diyecek kadar gözü dönmüştür.  Enver Paşa'nın büyük hatası işte budur: Etrafındaki tecrübeli insanların görüşlerini dinlememesi. (Eleştiri kabul etmez bu kişiliğe Adolf Hitler de sahiptir. En ufak farklı görüş belirten bütün tecrübeleri komutanlarını görevden almış ve sonu hazin olmuştur.) Enver Paşa'nın diğer büyük hatası Rusya'ya kışın saldırmasıdır. (Almanya bile 2. Dünya Savaşı'nda Rusya'ya kışın saldırma cahilliğini göstermiş ve sonun başlangıcı Leningrad önlerinde başlamıştır.) Zaten kendisi tabur, alay, asker görmeden saraya damat olunca paşalığa yükseltilmiştir. Sarıkamış'ta yaptığı hatayı kaçarak geldiği Niğde Ulukışla'da koruması Halil Kut'a itiraf etmiştir.
 “KUVAY-İ KÜLLİYE YOK OLDU!”
 Ve sonuç... -30 derece soğukta yazlık kıyafetler, ayakta çarıklar ve sadece kemirecek kadar peksimetten başka yenecek bir lokmanın olmamasından bir gecede binlerce fidan önce bir ısınma hissetmiş, sonra çok tatlı bir uyku bastırmış ve gözleri kapanmaya başlamıştır. Ancak o uyumak için kapanan gözler bir daha asla açılmamıştır. Arkadaşlarının donduğunu görenler emre itiraz etmeden yürümeye devam etmiş ve en sonunda hepsi donarak feda-i can etmişlerdir. Ancak bir kişi bile geriye dönmemiştir. Şehit sayısı hususunda rakamlar havada uçuşuyor. Kimi 90 bin, kimi 60 bin, Genelkurmay ise 103 bin şehit verdik demekte. Rakam çok mu önemli? 30 bin olsa ciğerimiz yanmayacak mı? On binlerce evlat, kardeş, baba bir hiç uğruna; dirayetsiz, kifayetsiz ve ferasetsiz bir kişi yüzünden heba olup gitti. Hem de en acı bir şekilde. Açlıktan, hastalıktan ve soğuktan... Sarıkaşmış harekatının yıldönümünü yaşadığımız şu günlerde duam odur ki Allah bilgisiz, halden anlamayan, eleştirilere kapalı komutan ile öğretmenler vermesin bu milletin başına. Zira ikisi de binlerce insanı yok eder. Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın. Bir daha böyle acılar yaşatacak kişi(liksiz)leri başımıza getirmesin. Amin, amin, amin...
Selam ve dua ile...


Yazarın Diğer Yazıları