Irkçılık, Milliyetçilik, Ümmetçilik

Tarih 1789. Fransa’da bir ihtilal gerçekleşiyor. Bu, krala karşı yapılan bir ihtilal ancak sloganları “Liberte, egalite, fraternite” yani "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" olmasına karşın ihtilalin sonuçları bütün dünyayı kasıp kavuracak bir etki meydana getiriyor: milliyetçilik. Daha evvelinde insanlar “Neden benim bir devletim yok?” diye sormazken bu soru birden aklına düşüveriyor. Çünkü artık insanların zihinlerine sunulmuş bir düşünce var: milliyetçilik ve akabinde ırkçılık.
Milliyetçilik insanın milletinin ve ülkesinin en üstün olmasını istemesi, bunların çıkarlarını düşünmesiyken; ırkçılık ise bir kişinin -kişilik özellikleri ne olursa olsun- biyolojik ve ırksal özelliklerinden dolayı diğer insanlardan üstün tutulmasıdır. Birincisi fıtrî, ikincisi şeytanîdir. Zira ilk ırkçı şeytandır. Allah’a “Ben ateşten o (Âdem) topraktan yaratıldı. Ateş topraktan üstündür. Onun için ben ona secde etmem!” diyerek insanoğluna ırkçılığın, kendine de cehennemin yolunu açmıştır. Efendimize bir kişinin ırkçılık yaptığı söylenince “Bırak o adamı, cehenneme kadar yolu var!” diye çok çarpıcı bir tepki ortaya koyuyor. 
Irkçılıkta bir insanın üstün olması için “doğru, dürüst, sözünün eri, ahlak ve vicdan sahibi, namuslu vb…” hasletlere sahip olmasına ihtiyaç yoktur. Kendi ırkından olması üstün olması için yeterlidir. Şu unutulmamalıdır ki üstünlük bireyseldir. Irkî değil… Kişiye üstünlüğü kazandıran genleri değil yaşantısıdır. Atlara ve köpeklere üstünlük kazandıran genleridir. Çünkü hızlı koşma, atik ve sadık olma gibi melekeler genlerle geçer. Ancak biz İNSANIZ. At, köpek değil. Genetik özelliklerin ne peşine düşünüyorsun? Ahlaki özelliklerin peşine düş. Ama bizim geçmişimiz şanlı dersen el-hak doğru bizim geçmişimiz şanlı ancak bu Türk ırkını üstün yapmaz. Türk’ün tarihini üstün yapar. Bunlar farklı şeyler. Cenap Şahabettin Tiryaki Sözleri’nden biri olan şu sözü çok hoşuma gider: “Geçmişiyle övünenleri daha çok patatese benzetirim. Çünkü ikisinin de işe yarayan tek tarafı toprak altındadır!” Atalarının şahsi üstünlükleri şahsına üstünlük katmaz. Hangi ırkın üstün olduğu sorulan Ali efendimiz “Her ırkın iyisi iyidir, kötüsü de kötüdür.” demekle üstünlüğün ırkla değil şahsi ahlak ve yaşantıyla alakalı olduğunu bildirir. Hatta bu sözler ırkçı bir kişi için bile çok anlam ifade etmez. Zira o, İslam’ın Türk’ün yahut Kürt’ün asıl dini olmadığını Türkün asıl dinin “Şamanizm” veya Kürt’ün asıl dinin “Zerdüştlük” olduğunu, İslam’ın ırkını bozduğunu iddia edecek kadar düşmüş, şaşmış, yoldan çıkmış zavallı sefihtir. İçine düştüğü bataklığın tek kurtarıcı olduğunu sanarak kendisi batarken başkalarını da çeker bataklığa. Türk olmayan bir bebek yanıyor olsa ne yapardın diye sorduğumda “Türk olmadığı için ölmesi beni ilgilendirmez. Türk olmayan ölmeye mahkumdur!!!” diyecek kadar basireti, iz’anı, şuuru kapanmış, merhameti elinden alınmış, acınası kimselerle karşılaştım. Uçuruma giden yola kılavuzluk yapıyor farkında değil. Şu da akıldan çıkarılmamalıdır ki milliyetçilik, ırkçılığa meyilli bir arazidir. Milliyetçi –belki- olunabilir ancak çok dikkatli adım atılması lazım gelir ki her an yanında duran ırkçılık uçurumuna yuvarlanmayasın. Bir sözüne bakar. Hafazanallah bir bakmışız ki “ilk ırkçı” seni kendinden yapıvermiş.
Irkçılığın girdiğin yerden önce huzur sonra kan çıkar. Irkçılık halen âdemoğlunun başının belası. Bu mikrobu bulan, üreten, yayan her kişi ataları olan İblis gibi lanetliktir. Irkçılık lanetlikken ümmetçilik üstünlüktür ve dahi emirdir. Çünkü “inananlar kardeştir”, “bir vücudun azaları gibidir”, “birbirlerine karşı şefkatli” ve “bir duvarın tuğlaları gibidirler”. Şunu unutma ki insanları birbirine bağlayan hakikatte ırk değil dindir. Müslüman olmayan bir Türk senin değil Hıristiyan Avrupa’nın yanında yer alır. Bulgar ve Macarlar gibi… Sırp ve Hırvatlarla aynı ırktan gelmelerine karşın Müslüman olan Boşnakların “bizim safımız”da yer alması gibi… Akıllı ol. Kendini çek kurtar bu pislik çukurundan, başkalarını da bu dibi olmayan bu bataklığa çekme. Unutma biz seninle kardeşiz! Irkın ne olursa olsun… Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları