İslam, Cihat Ve Terör

Yıl 1991. SSCB dağılır ve ortaya Amerika'nın ne rakibi olacak ne de ona tehdit oluşturabilecek devletçikler türer. Bir devlete her zaman bir düşman lazım ki onun korkusuyla politikalarına kılıf bulsun, yaptıklarına mazeret üretebilsin. Eskiden düzen iyiydi. Çok uzun yıllardır Amerikan halkını “Bak komünizm gelir ha!” korkusuyla aldatıp her türlü politikalarına mazeret bulabiliyorlardı. Eee, komünizm kalmadığına göre şimdi ne olacaktı? Yeni bir düşman/korku üretmek gerekiyordu. Amerika'nın imdadına cihadı yanlış anlamış yahut hiç anlamamış Müslümanlar yetişti. Amerika'nın çok özel şeyler yapmasına gerek yoktu. Düşman üretmenin tarifi şu şekildeydi:
1- Adında İslam geçen bir örgüt kur ve davalarının şeriatı getirmek olduğunu ilan ettir.
2- Örgütün başına bir kukla getir ve eylem emri vermesini iste.
3- Geriye yaslan ve tiyatroyu izle.
    Ve piyesin birinci perdesi başlar. Kendilerinden olmayan herkesi öldürmeye başlarlar. Örgütün başı bütün dünyaya korku salmaya başlatır. Özel teknikler uygularlar adam öldürmede. (Kafa kesme, domuz bağı vb.) Amaç bütün dünyayı korkutmaktır. Oyunun ikinci perdesi ise bu korkuyu bahane eden başta Amerika (Irak'ta) olmak üzere İngiltere (Irak'ta), Fransa (Orta Afrika'da), Rusya (Çeçenistan'da) ve Çin (Doğu Türkistan'da) gibi büyük devletler, “İslami terör” diyerek istediği yerleri işgal etmeye, istediği insanları öldürmeye, istemediği dernekleri, vakıfları, partileri kapatmaya başlar. Eee o kadar boşuna uğraşılmadı. Şimdi parsa toplama zamanı. Bundan iyi bir vakit mi olur muhalifleri susturmanın, yahut bir yerleri işgal etmenin? Ancak şunu kabul edelim ki bizim Müslümanlar çok da masum değiller. Eksik olmasınlar bizimkiler de bu tarz oyunlara gelmeye pek meraklılardır. Şehit olup kısa yoldan cennete gitmek hevesiyle hemen bu kukla örgütlerin tuzağına düşüverirler. Düşünmek? Ona gerek yok. Onların yerine düşünün birileri varken... Şunu bilmek ve hatta akıldan çıkarmamak gerekir ki Müslüman’ın düşmanı ne Hristiyan ne Yahudi ne Ateisttir. “MÜSLÜMANIN DÜŞMANI ZALİMLERDİR.” Velev ki o zalim Müslüman olsa bile. Müslüman olmasının hiçbir anlamı yoktur birisine zulmederken. Esed'e, Mübarek'e, Zeynel Abidin Bin Ali'ye, Saddam'a, Kaddafi'ye Müslüman olmadıkları için mi karşı çıktık ve çıkıyoruz. Hayır. Bin kere hayır. Belki bizden daha dindarlar. Ancak bu bizim umrumuzda bile değil. Biz onlara zalim oldukları için karşı çıkıyoruz. Hz. Ali ve Hüseyin efendilerimiz ile onların mübarek nesilleri Emevilerle Müslüman olmadıkları için mi mücadele etti? Asla. Hatta şunu unutmamak gerekir ki bir Müslüman bir Yahudiye inanması için veya başka bir hususta zulmediyorsa o kardeşimizin(!) elini tutup zulme mani olmamız gerekir.  Zulmettiği kişi ateist olsa bile. Zira kimsenin kimseyi zorla Müslüman yapma gibi ne bir görevi var ne de hakkı... Efendimiz hem mazluma hem zalime yardım etmemizi emrediyor. “Mazlumu anladık, zalime nasıl yardım edelim ya Resulallah?” dendiğinde “Ona mani olmanız (cehenneme gitmemesi için) ona yardımcı olmanızdır.” buyurur. Ey Müslümanlar! Artık şu müfsid Amerika ve İsrail'in kurduğu örgütlerin emrine girmeyi Allah aşkına bırakın. Nereye, kimlere hizmet ettiğinizin farkında değil misiniz? Kendi ellerinizle kendinizi ateşe atmayın. Cihat, “cehd” kökünden gelir ki “çaba sarf etmek, mücadele etmek” demektir. Yoksa bulduğunu kes manasında değil. Şu şer merkezlerinin ekmeklerine yağ yetmezmiş gibi bir de bal sürüyorsun. Artık uyan, kendine gel. Allah Resulü'nün yapmadığını İslam adına yapıp İslam'a ve ona iftira atma.
    “Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.” (Bakara – 11) Hem Amerika'ya ve İsrail'e hem Müslümanlara gelsin.
    Selam ve dua ile...


Yazarın Diğer Yazıları