ANLAMAYANA KAZ!

Ağlamak mı yoksa gülmek mi daha güzel veya öncelikli? Herkes ama herkes “gülmek” der öyle değil mi? Bence de… Allah hiç kimseyi acısına ağlatmasın! Kastım böyle ağlamak değil… Allah hiç kimseyi de gülmekten, mutlu olmaktan geri bırakmasın. Kastım böyle gülmekte değil…

Gülmenin elbette bir adabı vardır. Katıla katıla kahkahalarla gülerseniz, ne karşınızdakini mutlu edersiniz ne de Rabbinizin hoşuna gider. Başınızı elleriniz arasına alıp şöyle bir düşünün! Özellikle İslam coğrafyasında zalim diktatör idareciler tarafından zulümler işlenirken nasıl ağlayacaksınız ki?

Ağlamak; aynı zamanda utanmaktır da... Belki düşman silahı ile alnında ve göğsünde güller açıp cennete uçan şehitler mesut gülümserlerken bize vurdumduymazlığımız ve duyarsızlığımızın hesabı sorulacak.

Sızlamayan kalplerimiz korkuyla çatlarken, bu gün yardım etmeyi beceremediğimiz kardeşlerimiz yardımımıza gelmeyecek… Hani diyecekler, “Müslümanlar birbirlerini tamamlayan bir binanın tuğlaları gibi idiler, bir vücut gibi idiler?”

Kenetlenmiş saf idiler? Saf böyle mi olur? Biz birer, birer kara toprağın bağrına düşerken sizler neredeydiniz? Peşinde koştuğunuz apartmanlar, otomobiller, yalancı şan ve şöhretler yetişip kurtarsın sizi!

Kardeşlerinizin bir gün mutlaka bu sözleri söyleyeceklerini düşünüp hala gülebilmemiz mümkün olabilir mi? “Ağlamak bir parça olsun utanmaktır” dedik ya, işte bu yüzden ağlamak geliyor insanın içinden…

Beni ilgilendirmiyor “Hep biz mi ağlayacağız?” Sözleri… Ağlamam gerekiyorsa, ağlarım! Hem de erkekçesine… Benim sevdalarım, benim davalarım, kirli postallar altında iken ağlarım, kusura bakmayın!

Belki çocuğumun gözlerinin içine baka baka gülümserim! O da gülümser bana masumcasına! Zaman zaman bu gözlerde bir başka masum çocuğun ağlayan gözlerini görürüm! Esirgeme kurumundaki çocuk korunuyor belki ama onları kim koruyacak diye hüzünlenirim!

Savaşın sessiz çığlıkları ülkemde dolaşıyor… Belki kurtulmuşlardır kan akan topraklarını terk ederek… Parkta oynayan çocuğun bile gözlerinde bir masumiyet var şöyle irisin derinliklerine baktığınızda…

Kolay değil insanın sevdiklerinden koparılması… Kolay değil, ülkesini terk edemeyen anne-babaların ve çocuklarının hunharca şahadetlerini haberlerde izlemek… Ülkemin aç insanları var… Uyuşturucuya kurban giden fidan gibi gençlerimiz…

Birileri ne ağlamama veriyor ne de gülebilmeme! Düşünüyorum! Kime ağlasam, kime gülebilsem? Kim “dur” desem? O kadar “vur” diyen var ki…

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları