AR DÜNYASI DEĞİL KÂR DÜNYASI

ÇALMIYORUM, YER DEĞİŞTİRİYORUM

Hırsızlık hiçbir zaman iyi olan bir haslet değildir. Ne İslam'a, ne de insanlığa sığar. Hele hele çalıntıyı  “Çalmıyorum, yer değiştiriyorum” diyerek meşru imiş gibi göstermek kadar büyük yanlış olamaz. Kaybolmuş ya da çalınmış bir şeyin yerini bildiğini söyleyen bir takım kişiler vardır ki, bunlara da inanmamak gerekir.

Görmeden bilirim demek sadece kendisini kandırmak demektir. Birinin bir şeyi çalınıyor veya kayboluyor. Diğer biri diyor ki: «Ben çalınanları kimin çaldığını bilirim,» diyor. Bir diğeri, “filanca hoca çalınanları da çalanları da biliyor.” Diye inanmak ta kendisini kandırmaktır.

«Ben çalınanları kimin çaldığını bilirim» diyenlere aldanmamak gerekir. Çünkü yalan söylüyor demektir. Ne yazık ki, bu tür sözler zamanımızda çok itibar görüyor. Dinimiz nasıl inanmamızı, konuşmamızı ve yaşamamızı emrediyorsa öyle olmağa mecburuz.

Bilinen tanımıyla hırsızlık, başkasının koruma altındaki malını gizlice almak, yetişkin bir kimsenin, başkasının korunan ve bozulmayan şeylerden olan para veya bir malını gizlice çalmak anlamına gelir. Bu durum ise malı çalınan kişinin aşırı derecede canını yakar. Nasıl olsa “mal canın yongasıdır” dememişler mi?

Ya cezaları? Cezalardan maksat kamu düzenini sağlamak ve bu suçların toplumda açacağı yaraları sarmak olduğuna göre, hırsızın, mala sahip olması, özellikle malı çalınan kimsenin davasından vazgeçmesi halinde, cezanın düşmesi amaca daha uygun görünmektedir.

Ancak hırsıza iş inanmak, köpeğe peynir tulumu ısmarlamak gibidir. Suç dosyaları kabarık hırsızların güven vermesi nasıl mümkün olabilir ki? Zira yaptığı işi meslek haline getirmiştir. Hele kapkaçları hatırlatmak istemiyorum bile…

Bu konuya girdim çünkü komşunun evine giren hırsızın tüm alın terini götürdüğünü düşündüğünüz de, doğrusu insan olarak bize de acı veriyor. Üstelik suçlu bulanamıyor bile… Ya da dolandırıcılar… Bir süre dolandırıyorlar ama gün geliyor, hakka-hukuka dolanıyorlar.

İnsan hakları, iyi kişiler için kutsaldır. Hayâyı hiçe sayıp, kâr gelsin de nasıl gelirse gelsin, diye düşünmek ve bunu da “Ar dünyası değil, kâr dünyası” felsefesiyle buluşturup, onaylamak doğru değildir. Bunu hiçbir vicdan kabul edemez.

Çünkü hırsızlık denen bu edepsizlik ve çirkin sözler, nereye, hangi topluma girerse girsin orasını çirkinleştirir. Hayâ, kötülüklerle insan arasındaki perdedir. Edebi gereği utanmaktır. Allah'tan korkmaktır. Yoksa vicdanlar karardıktan sonra yasalarda olsa yine suç işler.

Hem ne demişler: “Hırsıza acımak, kötülüğe meydan vermektir. Hırsız evden olursa öküz bacadan çıkar. Hırsıza yataklık eden de hırsızdır. Hırsıza kilitli kapı olmaz ve hırsız anahtar da istemez. En iyisi sen tedbirini sağlam, gerisine tevekkül et.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları