BİRAZDA ORMAN HAFTASI ve AĞAÇ BAYRAMI YAPALIM

Sonsuz nimetlerden birisi de ormanlarımızdır. Zira ormanlar güzellik ve hayat kaynağıdır. Şirin ağaçlar, şırıl şırıl akan sular, yemyeşil bahçeleriyle her yeri donatılmış bir ülkede kim yaşamak istemez?

Böyle bir ortamda yaşamanın, gücümüze güç katacağı hiç tartışılır mı? Kaldı bu güzel manzaraları seyretmek bile, insana ruhi ferahlık verir. Böyle bir yaşamın gerçekleşmesi için köyde, kentte, evde, okulda insanlarımıza özellikle de gençlerimize, ağaç ve ormana sevgisini aşılamak, hem insanî hem de dini bir vecibedir.

İnanmazsanız, Cuma hutbelerini iyi takip edin. Hoca Efendiler nasılsa önemli haftaları hutbelerde biz değerli cemaatine hatırlatıyor ve bol bol nasihat çekiyor. Çekmesin mi? Zaten o kadar çok önemli haftamız var ki, her biri birbirinden kıymetli…

Mesela ormanlarımız… Köyde, kentte, dağda, bayırda ayrık yaşayan ağaçlarımız, önemsiz mi? Üstelik konuyla ilgili kampanyaları desteleyip katkıda bulunmak bile vatanî bir görevdir. O halde ne dememi bekliyorsunuz ki? Belki ironi geldi ama değil işte…

Erozyonu önleyen, iklimi düzenleyen, dünyamıza akciğer görevi yapan, ekonomiye büyük katkısı olan, ekolojik dengeyi sağlayan, kısaca beşikten tabuta varıncaya kadar pek çak ihtiyacımıza cevap veren ormanlarımızı mutlaka korumalıyız. Hiç olmazsa bu orman haftasında…

Sağlıklı bir hayata önem veren yüce dinimizin bize tavsiyesi de budur. Nitekim bu konuya ışık tutan hadis-i şeriflerden birinde, Peygamber (sas): “Kıyamet koparken bile, birinizin elinde bir hurma fidanı bulunur da onu kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse, hemen diksin.” Buyurmuştur.

Binaenaleyh bize bırakılan yemyeşil dünyamıza, yeni kuşaklara bir çöl olarak devretmeye hakkımız yoktur. 21. asrın parolası, "yemyeşil bir dünya" olmalıdır. Kasıtlı ya da kasıtsız çıkarılan orman yangınlarına ve yeşil tahribatına karşı da kalıcı tedbirler alınmalıdır.

Alınmalı ama nasıl? Yoksa ormanlarımızın çeşitli yerlerine güvenlik kamerası asarak mı? Ormanlarımız cayır cayır yandıktan sonra o kişiyi cezalandırmanın ne anlamı kalır ki? Hani biraz caydırıcı ve korkutucu ceza olsa hiç itirazım olmayacak ama…

Bu kez de yok AB'ye, yok ABD'ye, yok bilmem kime hesap vereceğiz. Yok canım, onlara ağız eğmeye değmez! En iyisi yine bildiğimiz yoldan gidelim diyeceğim amma içim elvermiyor. Güzelim ormanlarımız, oksijen tüpümüz, nefes aldığımız yerlerin bir bir yol olması, dayanılır gibi değil…

Mesela Evliya Çelebiye göre, Konya Meram bağları ta Anıttan başlarmış ve Meram'a kadar dokuz bin bağdan oluşuyormuş. Yazık olmuş!

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları