BU BENDEKİ GÖNÜL

Gönül, bir insanın kalbi duyguları, bazen de nefsi istekleridir. Duygularının dili, gözlerinin bakış açısıdır. İnsanın yüreğinde bir tahta oturmuş sultana benzer. Onun istekleri çoğu zaman hayata geçirilir. Âşık olur, sevdasıyla yanıp kavrulur. Kalem olur dile gelir ve şiirler, en güzel kompozisyonlar yazdırır.

Gönül, bazen azgın bir çağlayan olur. Önüne set çektirmez. Sahibini geri dönülmez duygular içinde bırakır ve bir şair edası içinde: “Bütün gezegenleri tuğla yapsam, düşen karı, yağmurla karıştırsam, üşenmeden bir bina oluştursam, bu gönül sarayımdan küçük olur.” Diye önemini belirtir.

İnsan, yaşadığı ömür içerisinde gönlünü hiç susturamaz ve dizelerinin diliyle seslenir: “Şimşeklerden mumlar diksem soframa, yıldızlardan ekmek kessem soframa, sütüm bile, kuştan eksik olmasa, doymaz, gönül açlığıma az olur.“ diyerek gönlüne bağlılığını ifade eder.

Aslında gönlü konuşturur sahibini: “Bu bendeki gönül, aç ve uykusuz, şu kurumuş çöllerden daha susuz, doymak ister, kana kana su içmek, dünyadaki göze kurur, toz olur.” Sözleriyle onun hasretini dillendirir. Sonra da yüreğinin tahtına oturtur: “Gönlümün gözyaşında boğulurum! Binlerce sevgiye hamal olurum, bir damla aşka, fedadır gururum, yüreğim kanar, mızraba saz olur.”    

Gönül, her konuda bir açlık merkezidir adeta. Nefsine uyum sağladığı zaman, sınırsız doyumsuz isteksizliğin arayışı içinde de olabilir. Şayet kendisini yaratanını anımsadığında, O’na karşı da mülayim duygular besler ve itaatini, huşu içinde gösterebilir

İnsan gönlü sınırsız isteklerin her yoluna açıktır. Onun her isteğini yerine getirecek olursak, kanaat diye bir şey kalmaz. Hayatımızın genelini akıl almaz yanlışlıklar kaplar. Bazı insanlar “madem bu dünyaya geldik, madem yaşıyoruz, o halde gönlüne eseni yapacaksın” gibi bir yanlış inancın içerisine girerler.

İnsan, her aklına eseni yapamaz. Çünkü kendi üzerine düşen bir takım sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk ya kendine, ya ailesine, ya da çevresine karşıdır. Gönül ister ama aklına eseni değil, hak ve hukuku gözeterek istemesi gerekir.

Evet, her şey bir adım, Ölmek mi? Her şeye rağmen yaşamak mı? Gönlüne esti diye bir adımla ölümü seçebilirsin. Uçurum korkunç mu geldi? Belki bir adımla bir arabanın altında da kalabilirsin. Ya da bir adımla birçok can alan tren raylarının altında. Ya da bir hareketle ilaç kutusuna sarılıp hepsini içmek de isteyebilirsin.

Bütün bunlar gönlün esti diye ama kendini gökyüzüne bırakıp bu güzelim mavilikte ölmek belki de daha çok hoşuna gider ne dersin? Şimdi elini bırakıyorum ve sen seç ama adımını atmadan önce geçmiş için mi? Gelecek için mi? Sorusunun cevabını ver ki, gönlüne hayatın en mükemmeli dolsun.

Friedrich von Schiller “Kendini tanıtmak istiyorsan, başkalarının davranışlarına dikkat et. Başkalarını anlamak istiyorsan, kendi gönlüne bak.” Der. Ki, ne kadar haklıdır. Başkalarından gelmesini istemediğimiz bir zarardan nasıl hoşlanılmıyorsa, bizimde başkalarına karşı zararları gönlümüze indirmeden bir davranış sergilememiz gerekir.    
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları