DİL YARASI ACIDIR!

Dil, bir ulusun aynası, kişinin kimliğidir. Bu aynaya veya kimliğe baktığımız zaman, orada kendimizin gerçek yankısını görürüz. Çünkü kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanırlar. Dil, düşüncenin hizmetçisi ise de, çoğu kez efendisi olur. 
 
Bu nedenle dilimizi daima iyi kullanmak zorundayız. Çünkü dilimiz bizi ya mutluluğa ya da felakete götürebilir. Kendini bilen altın tartar gibi sözünü tartıp öyle konuşur, öz konuşur. "Kısa sözün tesiri kesin olur" diyor Hz. Ali.
 
Çok ve uzun konuşmanın zararlarına katlanmaktansa öz ve kısa konuşmanın yararlarından niçin faydalanmayalım? Ne güzel söyler o büyük kutub: "Çok düşünürken az konuşursun. Fakat çok konuşurken hiç düşünemezsin." 
 
Düşünemeyince de insan hata yapmaktan kurtulamaz. Bazen öyle büyük hatalar yapar ki, derin yaralar açar bunlar. Dünyada hiçbir dil, saf olmadığı gibi, saf olması da mümkün değildir. Mesela İngilizcenin yarıdan fazlası Fransızcadır. 
 
Fransızcanın ise, hemen hepsi başka dillerden gelmiştir. Çoğu Latin ve Grek asıllıdır. En saf olan Arapça ’da bile İbrani, Süryani, Türk ve Avrupa menşeli birçok kelime vardır. İnsanı anlamakta, dil önemli bir belirtidir. Dil, gücünü yürekten, bilinçten alır.
 
O söz sultanı, "Dil yarası mızrak yarasından daha tesirlidir" derken sözün bu tehlikelerine dikkatlerimizi çekmiştir. O, "Çok söyleyen, çok az işitir. İşitmek istemiyorsan söyleme" demeyi de ihmal etmez. Ona göre dinleyebilmek büyük bir fazilettir: "Çok konuşan, dinlemenin ne kadar büyük bir fazilet olduğunu idrak edemez" der.
 
Konuşmasını, söz söylemesini bilmeyenler, hem kendilerine, hem de karşılarındakine zarar verirler. Dil, ağzın içinde, her yana hareket edebilen bir organdır. Bu yüzden derler ki: “Bıçak yarası geçer ama dil yarası geçmez.”
 
Yerinde, zamanında konuşmasını bilmeyen insanlar vardır. Bir kez ağızları açılmaya görsün. Ne söyleneceğini, nerde durulacağını kestiremezler. Ortalığı birbirine karıştırırlar. Kırılmadık kalp, incinmedik gönül kalmaz. İnsandan insana yol olan bütün bağlar kırılır. Yapayalnız kalırlar ortalıkta. 
 
Ne arkadaşları, ne yoldaşları olur böylelerinin. Acı dillerinin cezasını çekerler ömür boyunca. Başları rahatlık nedir bilmez. 'Ya hayır konuş, ya sus" buyuran Allah Resulü bu konuda çok güzel bir mesaj verir.
 
Dilin durması insanın rahatça yaşaması demektir. Maksat gürültüsüz patırtısız, kafa, gönül ağrımadan huzurla yaşamaksa ve bunda dilin büyük bir rolü varsa niçin dilimize sahip çıkmayalım? Unutmayalım ki: “Dil yarası acıdır!”
 
Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları