NASIL KATLANACAĞIZ?

Allah'ın selamı, bereketi hiç üzerinizden eksilmesin sevgili okurlar. Yine sizlerle birlikteyiz elhamdülillah. Efendim, konumuzu aile içindeki yardımlaşmadan açmak istiyorum. Şu dünya üzerindeki ülkeler ve dinler arasında aileye bizler kadar önem veren bir başka topluluklar yoktur.
Aile, öyle bir kuruluştur ki, kralların bile topla-tüfekle en kuvvetli silahlarla bile giremediği bir kale gibidir. Cenabı Hakk'ın büyüklerinize "of bile demeyin" emrinden sonra, artık kim ağzını açabilir ki? Büyükler için de "çocuklarını sevmeyen bir defa bile öpmeyen cennete giremez" derken, kim çocuğuna karşı şefkatli olmaz ki?
Eşlerin birbirine olan hakları, karşılıklı olarak asla ödenemez. Ömrü Boyunca kocasına, çocuklarına ve evine hizmette saçını süpürge eden kadının hakkını kim, nasıl öder acaba? Aynı şekilde başkalarının ağız kokusunu çeke çeke sabahın bir ölü saatinde uykusunu bölüp işine giden aile reisinin, “aman eşimi, çocuklarımı başkalarına muhtaç ettirmeyeyim,” diyen erkeğin haklarına kim karşı gelebilir ki?
Bu arada zengin olup da yanında işçi çalıştıran dürüst patronun hem babalık ve hem de işveren haklarına taarruz edilebilir mi? Böylesine iyi duyguları bağrında saklayan, insan hak ve hukukuna riayet eden güzellikler silsilesini İslam dininden başka bir din veya inanışlarda bulabilmek mümkün müdür?
Elinizi vicdanınıza koyun ne olur! Çoluk çocuk aile içindeki herkesi sahurdan mahrum etmeyin! "Çocuklar sahura kalktıkları zaman gündüz oruç tutmaya kalkıyor, zaten zayıf, oruç tutunca iyice zayıflıyor" demeyin. Bu konudaki duygularınız anne ve baba merhameti değil, feyz ve bereketten mahrum bırakma yoludur!
Akıllı adamlardan birinin kızına derler ki: "Hanımların en güzel tarafları nelerdir?" Kızı da şöyle cevap verir: "Utanmalarından dolayı, yüzlerinde meydana gelen kırmızılıkları." Evet, işte bu evladın hayâsıdır, güzelliğidir… Hayâ ki akılla, et ve tırnak gibidir. Birbirinden ayrılmaz.
Zenginlik içerisinde olan adamın hayâ namına hiçbir şey tanımaması üzerine misafir âlimin tükürmesi gelmiş. Fakat etrafa bakmış, münasip bir yer bulamadığı için, hak diye zengin adamın yüzüne tükürmüş.        
- Hoca efendi, ne oluyor?" Demiş zengin adam. Âlim olan zat da demiş ki:                                         - Mazur görünüz, bütün kabiliyetinizi harcayarak zenginlik bakımından Karun'a yaklaşmayı becerdiğiniz halde hayâ namına en ufak bir çaba harcamamış olduğunuzu görünce, ağzımın içi tükürükle doldu. Etrafıma baktım her taraf en lüks kumaşlarla bezenmiş olduğundan, yüzünüzden başka tükürmeye layık bir yer bulamadım."                            
Evet, bir tükürüğe dünyada dayanamayız ama diğer dünyadaki azaba nasıl katlanacağız?
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları