PEK YAŞ OLMA, SIKILIRSIN!

İhtiyacına ve aczine merhameten her şey emrine ve hizmetine verilen, dünyada misafir olarak bulunan insan, mükellefiyetini taşıdığı değerlere sahip çıkmakla mükelleftir ve hareketlerindeki ölçüye dikkat etmek zorundadır.

Oto kontrol mekanizmasını kurmamız, hayatımızın daima aynı çizgide olması bakımından çok önemlidir. Bugün belli bir zevk ve şevkle inançlarına heveslenip şahlanıp, yarın değişik bir tesirle yanlışlara sapmak, arkamızdan gelenlerin de zikzak çizmelerine sebebiyet verir.

Hareketteki ölçü bir ruh işi, gönül işidir. O yüzden “pek yaş olma sıkılırsın, pek te kuru olma kırılırsın!” Demişler. Yani çok uysal olursan ezilirsin. Hep dik başlı olursan da yalnız kalır ve herkesi karşında bulursun.

Buradaki maharet; gerektiğinde uysal, gerektiğinde sert olmayı bilmektir. Hayatta, ne ezilecek kadar uysal olmalı, ne de herkesi karşıya alacak biçimde sert ve dik başlı olmalı insan… Yaş'lık, uysallık, zayıflıktır.

Çevremizdekiler, zayıf olduğumuzu gördüler mi bundan yararlanmaya kalkarlar. Böylece eziliriz.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş ya hani, işte en hassas noktası da budur. Bazı olayların veya felaketlerin nereye varacağı da bu kadar açıkken, önceden belli iken neden gaf yapalım ki?

Adına merhamet mi, saygı mı diyeceğiz yoksa çekindiğimiz, ürktüğümüz bir durum mu vardır? Bunu kendinizde sorgulayın. Hiç biri değilse olacaklara kararlı ve ölçülü yaklaşmakta her zaman fayda vardır.

Öğrenci çalışmayınca, sınıfta kalacağı açıktır. Dükkânını, düzenli açmayan mahalle bakkalının, müşterilerini yitireceği, kapanmak zorunda kalacağı ortadadır. Öyleyse, iyi başlamayan; iyiye başlamayan kişi, yaptığı işin iyi sonuçlanacağını beklemesin. Çünkü sonu hüsran olur, felaket olur. Bir işin sonunun nasıl olacağı şimdiki gidişinden belli olacaktır.

Tabi ki kuruluk, dikbaşlılıktır, sertliktir. Böyle olursak yalnız kalacağımız muhakkak… Herkesi karşısına almayı kim ister? Çevresiyle uyuşamayan, iyi ilişkiler kuramayan kişi mutsuzdur. Öyleyse, ikisinin ortasını bulmak gerek…

Ne başkasının ayakları altına düşmeli, ne de tepesine çıkmalıyız. Kişiliğimizi koruyacak bir tutum içinde olmalıyız. Yani her halükarda insanın davranış biçiminde, karşısındakilere karşı ağırbaşlılık ve tevazuu elden bırakmamak lazımdır.

Hiçbir konuda her olayda aşırıya kaçmamak gerekir. Her ne konuda olursa olsun aşırıya kaçmak hep zarar getirmiştir. Bu nedenle “Pek yaş olma, sıkılırsın; pek de kuru olma, kırılırsın!” Demişler.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları