YERDEKİ NUMARALAR

Hakikaten hayat, sıkıntılı bir okuldur. Dersleri çok, öğretmenleri yok! Bu okulu kimi okuyamaz, kimileri de yarı da bırakır. Çünkü mezarlıklar, dünyada işleri yarım kalmış insanlarla doludur. Kim diyebilir ki: “Ben hayat üniversitesini bitirebildim!” Diye? Bu nedenle hayattan beklentimiz yaşantı aramak değil, kendimizi aramak olmalıdır.

“İyi ya işte! Ben buradayım, yerdeki numaralarda!”

“Hepiniz kendi ayıplarınızın hamalısınız, ey ham kişiler başkalarının ayıplarını kınamayın.” Diyen Sadi, bir gerçeği işaret eder. Her gün sokağa, çarşıya, pazara çıktığınızda yerlere fütursuzca ama cesaretle, göstere göstere izinsiz atılmış küçük kâğıt parçacıkları görürsünüz. Hemen anlarsınız neden atıldığını… Sonra da ayıplar ve akabinde kızarsınız.

Çünkü şahit oldum. Yerlere saçılan kâğıtların havada dönerek uçuştuğunu seyretmekten başka yapacak bir şey yoktu. Elimi sımsıkı kavrayan küçük kızımın sıcaklığına sığındım. Dünyadan bihaber neşeyle yürüyordu yavrucak… Bir yavrumu düşündüm bir de kâğıtları yerlere saçarken iffet yoksulluğuna davetiye çıkaran zavallıyı…

Sistemin çarpık zihniyeti, dönen çarkın dişlileri arasına kattığı iman yoksulu bedenleri öylesine kolay ezer ki; azdırılan nefsin teslimiyetine neden olur ya da ısrar eder. Hayatın içinde caddelerde sayısız isimlere rastlarsınız günaşırı… Yerlere atılmış, ayaklar altında çiğnenen ve aile kavramını yıkarcasına, ar damarlarını çatlatan namus (!) biletleri görürsünüz.

Birileri durdurmalı!
Çünkü rezil kimselerin sokaklardaki bu uygunsuz saltanatı, dürüst insanların sonu demektir.

Kötülük kapısını asla aralamaya gelmez, ardına kadar açılır. O zaman engel olunmayan rezaletlikler, engel olunamaz olur! Çünkü fazilete yükselmek güç, rezalete alçalmak kolaydır. Böyle durumlarda en kuvvetli insan, kendisine hâkim olandır.

Çirkinliği çirkin görmeyen, çirkinleşir. Kötülük yapan insanlara merhamet, kötülüklerini iyilikle uzaklaştırmak şeklinde olur. Ölümcül müzmin bir hastanın tüm olumsuzluklarına katlanıldığı gibi katlanarak, kötülük engellenmeye çalışılır. Oysa fenalığın içine kolayca girilir fakat güçlükle çıkılır.

Hiç kimse, başlangıçta kendi isteğiyle rezil değildir. İnsanlar kötülüğü arzuları güçlü olduğu için değil, vicdanları zayıf olduğu için rezillik yaparlar. Kötü başlayan şeyler, bu rezillikle kuvvet bulur. İnsanın hırsız olup olmadığı, suç ortağından sorulmaz belki ama bir insanın rezaletinin sebepleri de sorgulanabilir

Sanırım arif olan “bu kadarı yeter” der.

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları