Alerji Yapan Demokrasi

Okul hayatımız boyunca en iyi yönetim biçiminin demokrasi olduğu konusunda beynimiz yıkandı.

Demokrasi, Eski Yunan patentlidir bir defa. Yabancıdır. Dokumuza uymamış, alerji yapmıştır.

Halk yönetimi, cumhuriyet, adalet, eşitlik gibi yaldızlı ambalajlarla, monarşinin, astığı astık kestiği kestik rejimlerin tek alternatifi olarak sunulmuştur. Tartışılmaz bir kabul oluşturulmuştur zihnimizde.

 “İlahi bir emri inkar etmişim gibi” şaşırmayın. Demokrasi konusunda beyniniz iyi yıkanmış olamaz mı? 

Şunu unutmamalıyız ki; tüm yönetim biçimleri amaç değil araçtır. Amaç, insanın mutluluğudur.

Adı ne olursa olsun bir sistem/rejim/yönetim insanı mutlu etmiyorsa kutsanamaz.

Osmanlıdan günümüze demokrasi hareketleri çalkantıları artırmış, toplumu gruplaştırmıştır.

Fransız İhtilali’nin “her millet kendi devletini kurma ve geleceğini tayin etme hakkına sahiptir” fikri, kulağa hoş gelmekle birlikte, etnik ayrılıkları tetiklemeyi, imparatorlukları yıkmayı amaçlamıştı.

Batı’da eğitilmiş Tanzimat ve Meşrutiyet yönetimleri bu fikri sahiplendiler. Ülkenin her yerinde etnik ayrılıklar ve bağımsızlık hareketleri başladı. Çarşaf olarak aldıkları Osmanlı’yı mendil haline getirdiler.

Osmanlıdan ayrılan topraklarda şu an 64 devlet var.  Hepsi de Batı sömürgesi ve karışıklık içinde.

“Her milletin devletini kurma ve geleceğini tayin (!) hakkı” Batı’ya mı, yoksa bize mi yaradı?

Bizden ayırdıkları ülkelere huzur mu, yoksa sömürü, kan ve gözyaşı mı getirdiler?

Bizi, burası size yeter dedikleri Anadolu’ya sıkıştırdılar. Sistemlerini de dayattılar.

Batı’dan ithal ettiğimiz demokrasi Halkımıza ve Ülkemize huzur mu getirdi?

Tek parti despotizmi, siyasi istikrarsızlıklar, darbeler, sağ-sol çatışmaları, ahlaki çöküş, uyuşturucu ve alkolün pençesine aldığı bir gençlik, birbirine düşmanca duygular besleyen çeşitli toplum katmanları…

Son olarak Cemaat ve Ak parti gerginliğinin, her iki kesim taraftarları arasına ektiği ayrılık tohumları…

Kimlik inkarının münbit ortamını kullanarak kurdurdukları ve destekledikleri PKK eliyle Kürt kardeşlerimizin etnik duygularını isyana çevirmeleri…

Bize Anadolu’yu da çok görüyorlar ve parçalamak istiyorlar.

Gelecekte bu ayrılıkların nedenleri değişecek, ama toplum katmanlarının ayrılığa sürüklenmesi gerçeği asla değişmeyecektir. Zira demokrasinin “her tür farklı fikre yaşama imkanı verme” ilkesi yaldızlı görünüşüyle insanları cezbeden, ama uygulamada toplum katmanlarını ayrılığa sürükleyen bir tuzaktır.

Partiler, demokrasinin ayrılmaz parçalarıdır. Parti; hizip, grup anlamlarına gelir. Parti varsa hizipleşme ve gruplaşma doğal bir sosyal olgudur. Hizipleşme ve gruplaşma varsa adalet ve kardeşlik duyguları yok olur.

Bize; gruplaşmaya yol açan, insanı mutlu etmeyen Batı demokrasisi dışında bir sistem anlatıldı mı?

Yoksa beynimizi yıkayarak “demokrasi en iyi yönetim biçimidir” tabldotunu kabul mü ettirdiler?  

Farklı inanç ve kimlikteki toplumları bir arada, barış ve mutluluk içinde yaşatan, 23 yılda cahiliye toplumundan İslam Devleti, Kayı aşiretinden Osmanlı Cihan Devleti çıkaran medeniyetimizin köklerimizi ve onun yönetim sistemini hiç araştırdık mı?

Kur’an’ı bir yana bırakınca, demokrasisinin gruplaşma hastalığına kapılarak bölük pörçük mü olduk?

Global sömürü düzeninin fikri esirleri, ürettiklerini tüketen sağmal inekleri haline mi geldik?

Batı’nın yönetim metodunu, teknolojisini, silahını kullanarak bağımsız olabilir miyiz? Sömürücülerden aldığımız telefonlarla kandil mesajları çekerek kurtuluş temenni etmek, damda deve aramak kadar garip değil mi?

Şimdi bunları düşünme, akletme ve Kur’an’ın birlik emrine uyma zamanıdır…


Yazarın Diğer Yazıları