ÇAM ORMANLARI CANLI BOMBADIR

Ormanlarımız yanıyor. Ciğerlerimiz yanıyor.

İnsan ihmali veya kaza ile orman yangınları çıkabilir.

Ama aynı anda ülkenin birçok yerinde orman yangını çıkmaz. Çıkıyorsa bu sabotajdır.

Buna, orman yangınları deyip geçemeyiz.

Bu, "Gezi olayları” ve "15 Temmuz darbe girişimi”nden farkı olmayan uluslararası bir saldırıdır.

Rüzgârın yönü, şiddeti hesaplanarak düğmeye basılmıştır. PKK'nın bitme sürecine girmesinin ve Kıbrıs'ta bağımsız bir devlet kurma adımlarının atılmasının hemen ardından olması da tesadüf değildir.

Gezi olaylarının ve 15 Temmuz'un arkasında olan azmettiriciler yine sahne almışlardır.

"Mermimiz bitse ormanları, tesisleri, gemileri yakarız” diyen PKK'ya kibriti çaktırmışlardır.

Üç beş ağacın söküldüğü bahanesiyle gezi olaylarını başlatanlar, milyarlarca ağaç yakan teröristleri kınamak yerine, "hükümet yangını söndüremedi” yaygaralarıyla hedef saptırmaktadırlar.

İlber Ortaylı 2 Eylül 2019 tarihli DELİCE başlıklı yazısında "Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacı sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü. ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam (yağlı çıra) fidanı verdi...her yere çam diktik.”

Her yere çam ağacı dikilmesi Marshall yardımlarıyla çok önceden planlanan bir proje midir?

Açıkçası bilmiyorum. Ama eğer bu doğruysa ülkemiz çok büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır.

Çamın gövdesi yağlı ve çıralıdır. Kuru orman altı örtüsü ve reçinesi nedeniyle kolay tutuşur. Zor söner. Kozalakları el bombası gibi patlar. Ateş topu gibi 200 metre uzağa fırlar. Yenileri eklenerek yangınlar yayılır.

Yani çam ormanları saatli bombadırlar. Çam dışında hiçbir ağaç bu kadar kolay yanmaz.

İlla çam dikilecekse iklimi nemli ve yağışı bol olan Karadeniz Bölgesine dikilmelidir.

Yazı sıcak ve kurak olan Ege ve Akdeniz Bölgeleri yangın tehlikesi barındırmaktadır. Bu bölgelerde çam yerine zeytin, ceviz, badem, incir, dut, ıhlamur, iğde gibi meyveli ağaçlar dikilmelidir. Bu ağaçlar hem kolay kolay yanmaz hem de köylümüze gelir olur. İlaveten meşe, gürgen, çınar, akasya, servi, dişbudak dikilebilir.

Yurt sathına yayılmış orman alanlarının devlet eliyle korunması mümkün değildir. Bu yöntem çağdışı kalmış hantal devletçilik anlayışının bir tezahürüdür. Bunun yerine -daha önce bu sütunlara "ormanı köylüye açmak” başlıklı yazımda da geniş olarak ele aldığım üzere- tüm orman arazilerinin intifa (kullanım) hakkının orman köylüsüne tahsis edilmesi gerekir. Böylece ormandan hem köylü faydalanır, hem de ormanı kendi arazisi gibi korur.

Tehlike büyüktür. Barışta bile bir kibritle Türkiye'yi yangın yerine çevirebildiklerine göre savaş durumunda neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum.

Düşmanlar veya içimizdeki hainler bir kibritle 100 savaş uçağının verdiği zararı verebilir.

Çam ormanlarının yerleşim yerlerine yakın olması sadece ormanın değil, o şehrin yanıp kül olması tehlikesi taşımaktadır.

Bu açık tehlikelere rağmen ısrarla çam fidanı dikilmesini anlamak mümkün değildir.

Yetkilileri -tüm kesimlerin görüşlerini de alarak- yeni bir orman politikası geliştirmeye davet ediyorum…


Yazarın Diğer Yazıları