“KOBRA ETKİSİ” VE KORONA

"Kobra etkisi" diye bir tabir vardır. Hikayesi de hayli İlginçtir.

Bir plan yaparsınız. Planınızı uygularsınız. Ama planladığınızın tam tersine bir sonuç doğar, durum daha da içinden çıkılamaz bir hale gelebilir. İşte buna "kobra etkisi” denir.

"Kobra etkisi" tabiri, Hindistan'ın İngiliz sömürgesi olduğu dönemde yaşanan bir olaya dayanır.

İngilizler Hindistan'ı işgal edince farklı ve alışık olmadıkları bir coğrafya ile karşılaşırlar. Her yer kobra yılanı ile doludur. Önceleri kendileri mücadele ederler. Binlerce İngiliz askeri kobra sokması nedeniyle ölür. Ama yılanı tanımadıkları için başarılı olamazlar. Soruna çözüm arayan İngilizlerin aklına parlak bir fikir gelir.

İngiliz yönetimi, yoksul halka, yakalanan her kobra yılanı için ödeme yapacağını ilan eder. Fikir, oldukça olumlu karşılanır ve uygulamaya konur. Kobra ile iç içe yaşayan halk için yeni bir gelir kapısı doğar.

İlk bakışta etkili gibi görünen bu uygulama daha sonra tuhaf bir hal alır.

Kobranın iyi para ettiğini gören halk, çiftlikler kurarak kobra üretmeye, yetiştirip İngilizler'e satmaya başlarlar. Çiftliklerde yetiştirilen binlerce kobra, yönetime "Yakaladık" diyerek satılır.

İngiliz Hükümeti bu durumu geç fark eder. Fark edinceye kadar da milyonlarca yılan üretilmiş olur.

Hintlilerin kendilerini söğüşlediğini anlayan İngilizler, uygulamayı kaldırır. Yetiştirdikleri kobraların artık para etmediğini gören Hintliler çiftliklerdeki yılanları salıverirler. Bir kaç günde sokaklar eskiye oranla kat be kat fazla zehirli kobrayla dolar. Kobra nüfusu ciddi sayıda artmış ve ilk duruma göre çok kötü bir hal almıştır.

Planlananın tam aksine bir sonuç ile karşı karşıya kalındığında bu durumun "Kobra etkisi" tabiri ile izah edilmesi gelenek haline gelir. "Kobra etkisi" tabirinin hikayesi böyledir.

Yüzyıllardır Batılılara temizliğin önemini anlatmaya çalışıyoruz. Anlamadılar. Ama Korona öğretti.

Korona'ya karşı yapılması istenenleri tarif ederlerken sanki "abdest almayı” tarif ediyorlar.

Dünya, gelecekte salgın hastalıklardan kurtulabilmek için İslam'ın uygulamalarını esas alacak.

Bunu gören düşünür Bernard Shaw bu gerçeği şöyle ifade ediyor: "Bir gün gelecek doktorlar hastalarına iyileşmeleri için reçetelerine Müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu orucu yazacak.”

Endülüs Medeniyetini tarihe gömen, ezan okunmasını yasaklayan ve Gırnata Sarayı'nda dua edilmesine bile tahammül göstermeyen İspanya'da "ezanlar okunmaya” başlıyor.

Almanya'da ve Hollanda'da da belirli camilerde "ezan okunmasına izin veriliyor.”

İtalyan devlet başkanı "İşimiz Tanrı'ya kaldı” diyor. ABD Devlet Başkanının da olduğu bir toplantıda Kur'an okunurken ciddiyetsiz duran eşini "Bak Kur'an okunuyor ciddi ol” dercesine ikaz ediyor.

ABD'de gündemi belirleyen ve attığı manşetlerle dünyayı dizayn eden haftalık "Newsweek” dergisi "Koronavirüs'ten Korunmak İçin Muhammed Önerisi” başlığıyla çıkıyor.

Allah Büyüktür. "Onların bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı vardır.”

Bir virüsle insanlığa acizliğini ve çaresizliğini hatırlatan Allah, bu süreçte bize de dinimizi insanlığa duyurma fırsatı verdi. Maddi-manevi arayıştaki insanlığın kurtuluş reçetesi İslam'dadır.

Bize düşen görev, paranın pulun geçmediği bu korona sürecinde İslam'ın hayat veren ilkeleri ile insanlığın dirilişine katkı sağlamaktır.

Rabbim bizlere İslam'ı en iyi biçimde temsil etmeyi, insanlığın hidayetine vesile olmayı nasip etsin…


Yazarın Diğer Yazıları