Sürdürülebilir ekonomik bir refahı sağlamak zorundayız
Lider dediğin hakaret eder!
TERÖRSÜZ TÜRKİYE: “PEYNİR BÜYÜK YOL KISA?!”
Biz bu ihaneti unutursak…
Devletsizlerin Sinsi İhaneti
15 TEMMUZ VE TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Teröristlerin Ön Şartsız Silah Bırakmalarını Destekliyorum
Divriği’yi Görmeden Ölmeyin!
ÜMİDİMİZ VAR
Elektrikli Otomobiller ve Gerçek Menzilleri
Perdeler Anılar Kapılar
İSLAM TOPLUMUNUN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ŞAHSİYET HASAN el-BENNÂ
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
"Terörsüz bir Türkiye”yi arzu etmeyen kimse yoktur.
PKK'nın 47 yıl sonra silah bırakması, akan kan ve gözyaşının bitmesi elbette çok sevindiricidir.
Terörün bitirilmesine kimsenin karşı çıkması da söz konusu değildir.
Bu noktaya gelinmesinde elbette siyasi iradenin kararlı tutumu ve TSK'nın büyük başarısı vardır.
Ancak, İktidarın "pazarlık söz konusu değil” beyanları akıllardaki soru işaretlerini giderebilmiş değildir.
Suriye'de Esed rejiminin çökmesi ve Ahmed Şara'nın yönetime gelmesi ile PKK'nın silah bırakmasının arka arkaya yaşanıyor olması, iki olayın birbirleriyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
HTŞ'yi ve onun başındaki Ahmed Şara'yı yıllarca terörist olarak tanımlayan ABD, nasıl oldu da itirazsız Suriye Cumhurbaşkanı olarak tanıdı ve yaptırımları kaldırdı?
ABD, yıllarca eğitip donattığı, on binlerce TIR silah verdiği PKK'dan vazgeçti mi, vazgeçtiyse neden vazgeçti?
ABD Orta-Doğu'yu güvene alıp, Uzak Doğu'da Çin ile mücadeleye daha fazla güç, imkân ve vakit mi ayırmak istiyor?
"Kalkınma Yolu Projesi”nin hayata geçmesi için Türkiye, İran, Irak, Suriye ile ABD'nin ekonomik çıkarları örtüştü de, ABD kullanışlı aparatı PKK'dan vaz mı geçti?
"PYD, SDG PKK'nın bir kolu ve terörist bir örgüt değildir” söyleminden "PYD, SDG PKK'nın türevleridir” noktasına neden ve nasıl gelindi?
Medyascope'da yayımlanan bir haberde Öcalan'ın: "Biz ‘Kaybet Kaybet'e dayalı savaşı sona erdiriyoruz; Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere İran, Irak ve Suriye ile ‘kazan kazan' temelli bir çözüm politikası ve stratejisini esas alıyor, buna da demokratik uzlaşma diyoruz” ifadelerini kullandığı belirtildi.
Öcalan'ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye ile varmaktan söz ettiği "kazan kazan” temelli "demokratik uzlaşma”dan ne anlamalıyız?
Bu ifadeler bu dört ülkenin de kazanacağı birliktelik temelli bir uzlaşmayı anlatıyorsa Eyvallah.
Kısmen "İslam Birliği” diyebileceğimiz bu birliktelik İsrail'in önünün kesilmesi anlamına gelir ki; buna ABD'nin razı olması düşünülemez.
Öcalan'ın "kazan kazan” temelli "demokratik uzlaşma” ifadesi ile kastettiği bu dört ülkenin de PKK ve türevleri lehine bir kısım kazanımlar (yerel yönetimlerde yetkilerin artırılması, anadilde eğitim vb.) sağlaması ise ABD'nin daha çok civciv çıkarması için PKK'yı kuluçkaya yatırması anlamı taşır.
İşin içinde olan Devletimiz ve yetkilileri konuyu, varacağı noktayı, riskleri ve kazanımlarını elbette bizden çok daha iyi bilmektedir.
Ancak "peynir büyük yol kısa, bunda bir tuzak olabilir” diyen fare kadar ihtiyatlı olmayalım mı?
Not: 15 Temmuz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bir daha yaşanmaması için 15 Temmuz'u unutmayalım, unutturmayalım…
DEVLET, ASLA CHP’YE TESLİM EDİLEMEZ
ZEHİRLİ MANTAR: LEMAN DERGİSİ
İSRAİL-İRAN SAVAŞI, ÇIKARILACAK DERSLER VE ÖNERİLER
İSTERSEN SULHU SALAH, HAZIR OL CENGE!
MADLEEN GEMİSİ
RUSYA’NIN “PEARL HARBOR”U
TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ’NİN YÜZ KARASI: 27 MAYIS
İÇİMİZDEKİ ZEHİRLİ MANTARLAR
PKK NEDEN SİLAH BIRAKTI?
GÜVENLE YAŞANABİLİR BİR ÜLKE OLMAK