Konyaspor’da korkutan düşüş
Güzel insanlar güzel yerde ölürler! Güzel insandı, güzel yerde öldü
12. KONYA KİTAP GÜNLERİ
Tekstil patronları her şeyi devletten beklemek yerine biraz özeleştiri yapmalı
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
İMANIN İBADETE, İBADETİN DE İMANA ETKİSİ
DOĞUM VE ÖLÜM ARASINDA...
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
Anlaşma sürecine olumlu katkı vermek
Doğa’dan Allah’a…
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Kazanmak İçin Mücadele Gerek
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İKİ DEYİM
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
"Terörsüz bir Türkiye”yi arzu etmeyen kimse yoktur.
PKK'nın 47 yıl sonra silah bırakması, akan kan ve gözyaşının bitmesi elbette çok sevindiricidir.
Terörün bitirilmesine kimsenin karşı çıkması da söz konusu değildir.
Bu noktaya gelinmesinde elbette siyasi iradenin kararlı tutumu ve TSK'nın büyük başarısı vardır.
Ancak, İktidarın "pazarlık söz konusu değil” beyanları akıllardaki soru işaretlerini giderebilmiş değildir.
Suriye'de Esed rejiminin çökmesi ve Ahmed Şara'nın yönetime gelmesi ile PKK'nın silah bırakmasının arka arkaya yaşanıyor olması, iki olayın birbirleriyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
HTŞ'yi ve onun başındaki Ahmed Şara'yı yıllarca terörist olarak tanımlayan ABD, nasıl oldu da itirazsız Suriye Cumhurbaşkanı olarak tanıdı ve yaptırımları kaldırdı?
ABD, yıllarca eğitip donattığı, on binlerce TIR silah verdiği PKK'dan vazgeçti mi, vazgeçtiyse neden vazgeçti?
ABD Orta-Doğu'yu güvene alıp, Uzak Doğu'da Çin ile mücadeleye daha fazla güç, imkân ve vakit mi ayırmak istiyor?
"Kalkınma Yolu Projesi”nin hayata geçmesi için Türkiye, İran, Irak, Suriye ile ABD'nin ekonomik çıkarları örtüştü de, ABD kullanışlı aparatı PKK'dan vaz mı geçti?
"PYD, SDG PKK'nın bir kolu ve terörist bir örgüt değildir” söyleminden "PYD, SDG PKK'nın türevleridir” noktasına neden ve nasıl gelindi?
Medyascope'da yayımlanan bir haberde Öcalan'ın: "Biz ‘Kaybet Kaybet'e dayalı savaşı sona erdiriyoruz; Başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere İran, Irak ve Suriye ile ‘kazan kazan' temelli bir çözüm politikası ve stratejisini esas alıyor, buna da demokratik uzlaşma diyoruz” ifadelerini kullandığı belirtildi.
Öcalan'ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye ile varmaktan söz ettiği "kazan kazan” temelli "demokratik uzlaşma”dan ne anlamalıyız?
Bu ifadeler bu dört ülkenin de kazanacağı birliktelik temelli bir uzlaşmayı anlatıyorsa Eyvallah.
Kısmen "İslam Birliği” diyebileceğimiz bu birliktelik İsrail'in önünün kesilmesi anlamına gelir ki; buna ABD'nin razı olması düşünülemez.
Öcalan'ın "kazan kazan” temelli "demokratik uzlaşma” ifadesi ile kastettiği bu dört ülkenin de PKK ve türevleri lehine bir kısım kazanımlar (yerel yönetimlerde yetkilerin artırılması, anadilde eğitim vb.) sağlaması ise ABD'nin daha çok civciv çıkarması için PKK'yı kuluçkaya yatırması anlamı taşır.
İşin içinde olan Devletimiz ve yetkilileri konuyu, varacağı noktayı, riskleri ve kazanımlarını elbette bizden çok daha iyi bilmektedir.
Ancak "peynir büyük yol kısa, bunda bir tuzak olabilir” diyen fare kadar ihtiyatlı olmayalım mı?
Not: 15 Temmuz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bir daha yaşanmaması için 15 Temmuz'u unutmayalım, unutturmayalım…
SAVAŞIN GALİBİ HAMAS MÜCAHİTLERİ VE GAZZE HALKIDIR.
AZERBAYCAN GEZİSİ İZLENİMLERİ
ER YA DA GEÇ, MAZLUM KAZANIR, ZALİM KAYBEDER
DOHA SALDIRISI İSLAM ÂLEMİ’NİN 11 EYLÜL’ÜDÜR.
“EĞİTİM REFORMU” TEKLİFİMDİR.
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
MALAZGİRT ZAFERİNİ KUTLAMAYI HAK EDİYOR MUYUZ?
FİLLER TEPİŞTİ, ÇİMLER EZİLDİ.
EMEĞİ TÜRKİYE ÇEKTİ, YEMEĞİ ABD YEDİ.
“MİLLİ İSTİHBARAT AKADEMİSİ RAPORU” ÜZERİNE…